Bu yıl yine bir olimpiyat yazı yaşıyoruz. Nefeslerimizi tutarak müsabakaları izliyoruz. Sahada mücadele eden sporcuların kökeni, rengi, cinsiyetine bakmadan giriştikleri rekabeti alkışlıyoruz. Müsabaka sonrasında birbirlerini kutlamalarını, teselli etmelerini seyrediyoruz.
İlk modern Olimpiyat Baron Pierre de Coubertin öncülüğünde, 1896 yılında, Atina’da organize edildi. Coubertin, sportif yapılanmaların Avrupa'nın örf ve adetleri arasına girmesi durumunda barış için büyük bir destek olacağı, bu nedenle olimpik oyunların yaşatılması gerektiği üzerinde durdu.
Olimpiyat ruhu olimpiyat oyunlarının amacında şekillenir. Evrensel bir iyi niyet ortamı yaratarak barışçı bir dünya için, gençlerin spor yoluyla birbirlerini anlamalarını ve dost olmalarını sağlamak ve geliştirmek amaçlanmıştır.
Keza beyaz zemin üzerine birbirine geçen ve kenetlenen beş ayrı renkteki olimpiyat halkaları, dünyanın beş kıtası ve bu kıtaların birliğini ifade eder. Son dönemlerde olimpiyatlar, ülkelerin ekonomik, siyasal ve sosyal beklentilerinin olduğu organizasyonlar haline gelse de olimpiyatların dünya barışına hizmet ettiği fikri her zaman sıcak tutuldu.
Tüm bu güzellikler içinde olimpiyatların yaratacağı düşünülen ‘barış’ nerede diye sormadan da geçemiyoruz.
Her gün yeni bir gelişmeyle uyanıyoruz. Hamas lideri İsmail Haniye'nin İsrail'in Tahran'da düzenlediği saldırıda öldürülmesi........