Bir eko-politik yaklaşım; ABD-Çin ilişkileri

Rusya lideri Vladimir Putin’in, geçen hafta, Çin’i ziyareti sonrası imzalanan bildiri, iki ülkenin ortaklıklarını ve stratejik ilişkilerini derinleştirerek yeni bir döneme ilerlediklerini gösteriyor. Putin’in iki ülkenin “sınırı olmadığını” ilan ettiği ziyarette dikkat çeken nokta ise ABD’nin uluslararası arenadaki düzeni bozma çabalarının doğrudan Rusya ve Çin’e yönelik adımlar olduğu söylemiydi. Rusya, ABD’nin Tayvan politikası ve Çin’e yönelik ekonomik tedbirlerine karşı Çin’in yanında olduğunu belirtirken Çin, Ukrayna sorununda Rusya’ya desteğini açıkça ilan etti.

Putin’in ziyareti sonrası yapılan açıklamalar, Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in geçen ay Çin’i Rusya’ya verdiği desteği kesmeye çağırması ve Çin'in kapasite fazlası konusundaki endişelerini dile getirmesinin ardından ABD’ye açık bir cevap niteliği taşıyor.

Karşı cevap geçen hafta ABD Başkanı Joe Biden’ın 18 milyar dolar değerindeki Çin ithalatına yönelik tarifeleri artırma talimatıyla geldi. Yeni tarifeler büyümekte olan kilit endüstrileri ve ulusal güvenlik sektörlerini hedef alıyor. Bu yeni tarifeler, ABD'nin ticaret politikasında son yıllarda meydana gelen büyük değişikliğin küresel ticaret açısından geniş kapsamlı sonuçları olduğunu da gösteriyor.

ABD ticaret politikası artık yalnızca “ekonomik” değil, tam anlamıyla “ulusal güvenlik aracı” haline evrilmiş durumda. ABD’deki........

© Dünya