menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

2026 yılında kredi politikası

14 0
wednesday

Kredi büyümesinin mil­li gelir, cari açık ve enf­lasyon üzerinde önemli etki­leri var. Olması gerekenden yüksek kredi büyümesi eko­nomik aktiviteyi canlandı­rırken cari açığı ve enflasyo­nu yükseltiyor.

2008 yılında­ki küresel kriz sonrasında dış kaynağın bol olduğu dönem­de hızlı kredi büyümesi saye­sinde Türkiye çift haneli bü­yüme oranları yakalamıştı. Bunun sonucu olarak yıllık 80 milyar dola­ra yaklaşan cari açık ile karşılaşan ekonomi yönetimi cari açığı sür­dürülebilir seviyelere çekebilmek için alternatif politikalar üretmeye başladı.

Çünkü kredi büyümesini düşürmek için faiz yükseltildiğin­de daha fazla dış kaynağı ülkeye çe­kiyor, bu da hem TL’nin değerlen­mesine hem de finansal koşulların daha fazla gevşemesine neden olu­yordu. Bu çerçevede makroihtiyati tedbirler gündeme geldi. Bir başka deyişle, kredi büyümesini kredinin fiyatı olan faiz üzerinden değil de arz üzerinden kısıtlama politikala­rı devreye girdi. İlk etapta zorun­lu karşılık politikaları yolu ile kre­di arzı kontrol edilmeye çalışıldı. Benim de arasında olduğum eko­nomistlerin yaptığı çalışmanın so­nuçları bu tür makroihtiyati politi­kaların kredi büyümesini yavaşlat­tığını gösteriyor.

Zaman içerisinde kredi büyü­mesini kontrol etmek amacıyla al­ternatif politikalar üretildi. Mev­cut durumda hem TL hem de döviz kredilerinin arzını kontrol amaçlı sıkı bir makroihtiyati çerçeve uy­gulanıyor.

Toplam kredilerin, kur etkisin­den arındırılmış, yıllık büyüme hızı........

© Dünya