Küresel asgari vergi: Devlet kısa vadede kazandı, şirketler bedel ödüyor |
Küresel asgari kurumlar vergisi kapsamında ilk beyannamelerin verilmesine az bir süre kaldı. Geçtiğimiz hafta, “Yerel ve Küresel Asgari Tamamlayıcı Kurumlar Vergisi Uygulama Genel Tebliği”nin yayımlanmak üzere Cumhurbaşkanlığı’na gönderildiği duyuruldu. Bir değişiklik olmazsa, Almanya dahil Avrupa’daki pek çok devletten önce Türkiye’deki işletmeler Sütun 2 (Pillar Two) kapsamında beyanname vermiş olacaklar.
OECD tarafından geliştirilen Sütun 2 kuralları, klasik anlamda bağlayıcı bir uluslararası antlaşma değildir. OECD’nin doğrudan düzenleme yapma yetkisi bulunmadığından, bu rejimin bağlayıcılığı ancak ulusal hukuklara aktarılmasıyla ortaya çıkmaktadır. Avrupa Birliği (AB) bakımından bu aktarım, 2022/2523 sayılı Konsey Direktifi ile sağlanmıştır. Türkiye gibi AB üyesi olmayan devletler açısından ise katılım hukuki değil, tamamen politik ve mali bir tercihtir.
Küresel asgari vergi tartışmalarında ABD ile yapılan karşılaştırmalar öğreticidir. ABD, OECD küresel asgari vergi kurallarını oluşturmadan önce kendi sistemi olan GILTI’yi yürürlüğe koymuştu. OECD, Sütun 2’yi tasarlarken bu sistemi yok saymak yerine, GILTI’yi “ülke bazlı değil, toplulaştırılmış bir kontrol edilen yabancı şirket (CFC) rejimi” olarak sınıflandırdı ve küresel asgari vergi hesaplarına özel kurallarla dahil etti. Böylece ABD’nin mevcut vergi yapısı, tamamen uyumlu sayılmadan, sistemin dışında da bırakılmadı. Türkiye bakımından harmanlanmış CFC benzeri bir yapı teorik olarak mümkün olsa da, bunun Sütun........