Her vergi denetiminde, temel hak ve özgürlükleri sınırlandırdığından, ilgili Anayasal ilkelere uyulması şart. Vergi idaresinin kesin ve icrai nitelikli tüm idari işlemlerine dava açılabilir. Uygulamada doğal olarak tarh, vergi cezası, stopaj ve ödeme emri işlemlerine karşı davalar öne çıkmaktadır.
Son dönemde hükümetten kayıt dışılığın önlenmesine yönelik kararlılık mesajlarını ve eylemleri daha sık duyup okumaya başladık. Bunların samimiyeti ve başarısı konusundaki karar, yıl sonu geldiğinde açıklanacak istatistikler üzerinden verilebilir. Peki, vergi denetiminde, özellikle de incelemede durum nedir?
Vergi idaresinin denetim araçları, Vergi Usul Kanunu’nda, -talep üzerine ya da otomatik- bilgi toplama, yoklama, inceleme ve arama şeklinde düzenlenmiş. Tabi ki, tüm bu araçlar yoluyla elde edilen veriler, idarenin elindeki başka veri ve kamuya açık bilgilerle (örn. sosyal medyada) birlikte değerlendirilerek elektronik denetim sistemleri oluşturulmakta. Bunların en önemlilerinden biri de, Vergi Denetim Kurulu Risk Analiz Sistemi.
Neticede her denetim, özel hayatın gizliliği ilkesi (kişisel verilerin korunması dahil) başta gelmek üzere temel hak ve özgürlükleri sınırlandırdığından, ilgili Anayasal ilkelere uyulması şart. Dolayısıyla, hem ölçülülük ilkesine uygun sınırlandırma, hem de kamu kaynaklarının verimli kullanılması (çok mükellef versus az denetim elemanı) zorunlulukları gereğince, sadece riskli görülen mükellefler vergi incelemesine alınmakta. Burada, sisteme tanımlanmış risk parametrelerinin ne olduğu çok önemli.
Vergi idareleri risk parametrelerini çoğunlukla açıklamazlar. Ama, idari işlem ve eylemler, görüş açıklamaları ve yargı kararlarından hareketle, bunların neler olduğunu........