ABD başkan adaylarının iletişim savaşı

10 Eylül akşamı Amerikalı seç­menler için büyük bir geceydi. Kamala Harris ve Donald Trump, ABD'nin bir sonraki lideri olmak için yarışacakları canlı televiz­yon tartışmasında karşı karşıya geldi. Trump ve Harris, ilk tartış­malarında özellikle sağlık, göç ve dış politika konularında kozları­nı paylaştılar.

Donald Trump ve Kamala Harris arasında yapılan tartış­ma, sadece politik farklılıkları değil, aynı zamanda iki liderin iletişim becerileri ve perfor­manslarının da net bir şekilde ortaya konduğu bir zemin sun­du. Seçime doğru geri sayım de­vam ederken lider adaylarının iletişim savaşlarına bir göz ata­lım istedim.

Donald Trump, siyasi kari­yerinde her zaman tartışmalı ve dikkat çekici bir figür oldu. Tartışma esnasında da bu tar­zını koruyarak sert, saldırgan ve cesur bir yaklaşım sergiledi. İletişim performansında öne çıkan bazı unsurlar şunlardı:

1-Saldırgan dil kullanı­mı: Trump, Harris'e karşı sık sık doğrudan eleştirilerde bulu­narak agresif bir duruş ser­giledi ki bu kendisinin yıl­lardır süregelen tarzı ile ör­tüşüyordu. Böylesi bir dil kullanımı, onun destekçileri arasında güçlü ve kararlı bir lider imajını pekiştirirken, ABD’de yapılan tartışmalar­dan elde ettiğim içgörülere göre muhaliflerinin gözün­de zorbalık ve saygısızlık olarak değerlendirildi.

2-Basit ve doğrudan ifade­ler: Trump’ın iletişim tar­zı, her zamanki gibi çoğunlukla basit ve anlaşılır cümlelerden oluşuyordu. Bu dil kullanımı, geniş bir kitle tarafından ko­layca anlaşılmasını sağladı ve onun "halkın adamı" imajını destekledi. Ancak kendisi en karmaşık dünya meselelerini ele alırken bile günlük bir dil kullanması ve basit ifade, kar­şılaştırmalar ve sokak ağzı ile konuşması nedeniyle ciddi po­litik çevreler tarafından eleşti­ri yağmuruna tutulan birisi ve bu basitlik akademik ve politik çevreler tarafından yine derin­likten yoksun olarak........

© Dünya