menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Cumhuriyet 102 yaşında

19 0
30.10.2025

Türkiye Cumhuriyeti dünya­nın bugünkü gibi bir ekono­mik dönüşümün arifesindeyken kuruldu. İmparatorluklar devri­nin kapandığı, teknolojik geliş­melerin hızlanarak tarıma daya­lı geleneksel değer yaratma sis­temlerini terk etmeye zorladığı, sanayinin ise yeni değer yarat­ma aracı olarak batıda yükselişe geçtiği bir dönemde, köhnemiş ve pazar bütünlüğünü kaybetmiş bir yapının ayakta kalması müm­kün değildi.

Batının önderlik ettiği bu dö­nüşüm sürecinde, Osmanlı İm­paratorluğu sanayileşmeden çok kısıtlı bir “modernleşme” çaba­sı içine girmiş, ama bunda da çok başarılı olmamıştır. Sadece dö­nemin bu sanayileşeme yarışının mağdur edip, ciddi bedeller yük­lediği bir ülke haline gelmiştir.

Bugün de böyle bir dönüşümün yaşandığını görüyoruz. Günü­müzde bölgemizde yaşanan siya­si mücadelelerde konu edilen ve ülkelerin siyasi yapılarının deği­şimi ile sonuçlanan süreçler eko­nomik küresel düzeyde yaşanan ekonomik rekabetin sonuçları değiller mi?

Türkiye için cumhuriyeti siya­si bir dönüşüm olarak düşünmek büyük hata olur. Bu, aynı zaman­da bir ülkenin topyekûn girdiği bir kalkınma girişimidir.

Daha “kalkınma” kavramının uluslararası düzeyde anlam ka­zanmadığı bir dönemde, hemen hemen hiçbir uluslararası refe­ransın olmadığı yıllarda girişil­miş bir çabadır. İktisat literatü­ründe bile kalkınmanın II. Dün­ya Savaşı sonrası ortaya çıktığı düşünülürse, kalkınmada ve mo­dern bir sanayi toplumu olabil­mede tek referansı Batılı ülkeler oluşturmaktaydı. Onların sana­yileşme yolu ile oluşturdukları zenginliklere öykünerek Türki­ye’nin kalkınması için gerekli koşulların neler olabileceği tes­pit edilmiştir. Bugün olduğu gibi böyle bir amaç için uluslararası düzeyde destek alınabilecek ne bir kurum, ne de bir bilgi birikimi mevcuttur.

Başarılı bir kalkınma uygula­ması için öncelikle sahip olma­nız gereken, “yerli ve milli” sınır­lar içinde oluşturulmuş bir pazar bütünlüğüdür. Türkiye, Cum­huriyete giden süreçte Lozan ile oluşturulmuş sınırlar aynı za­manda böyle bir ekonomik paza­rın sınırlarını oluşturmuştur.

Kalkınma arayışları Osman­lı İmparatorluğu döneminde de, adı konulmamış bir şekilde yapıl­mıştır. Ancak Osmanlının kendi­ne referans aldığı batılı ülkeler­deki gibi bir kalkınma çabasına girememiştir. Maalesef tüm ça­balarını toplumsal ve askeri........

© Dünya