menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye’nin büyük döngüsü: Borç, demografi ve ekonomik yeniden denge arayışı

13 0
25.11.2025

Ray Dalio, modern finans dü­şüncesinin üzerinde en çok iz bırakan isimlerden biri. Onu yal­nızca dünyanın en büyük fonla­rından birini kurmuş bir yatırım­cı olarak görmek eksik olur; Da­lio aynı zamanda ekonomik tarih merakını, felsefi sezgilerini ve ve­ri odaklı analiz anlayışını herkesle paylaşmayı görev edinmiş bir an­latıcı. Kitaplarında ve konuşmala­rında sık sık yaptığı şey, insan dav­ranışları ile ekonomik döngülerin nasıl birbirini şekillendirdiğini sade ama derin bir bakışla anlat­mak. Dalio’nun metinleri yalnızca finans profesyonellerine hitap et­mekle kalmıyor aynı zamanda kar­maşık dünyanın nasıl işlediğine dair içgörü arayan herkes için güç­lü bir referans noktası sunuyor.

Onu önemli kılan şey, piyasala­rı açıklamadaki ustalığından çok, bunu tarihsel döngüler, psikoloji ve karar alma süreçleriyle birleştire­bilme yeteneği. Ekonomiyi bir me­kanik işleyen bir süreç gibi ele alır­ken, bu sürecin içindeki insan za­aflarını, umutlarını ve tekrar eden davranış örüntülerini de merke­ze koyarak okuyucu ve izleyicinin düşünsel dünyasını da tetikleme­yi başarıyor. Dolayısıyla Dalio’yu okumak, yalnızca piyasa hareket­lerini anlamak değil; toplumların uzun vadeli yolculuklarına farklı bir açıdan bakmayı öğrenmek için önemli bir fırsat.

Ben de bugünkü yazımda bu çer­çevede uzun süredir tartışma ko­nusu olan Türkiye borç dinamikle­rinde geldiğimiz noktayı anlatma­ya ve kendi açımdan bir perspektif sunmaya çalışacağım.

Dalio’nun son kitabı “How Countries Go Broke: The Big Cyc­le” adlı kitabında anlattığı borç döngüleri, sadece küresel tarihi de­ğil, Türkiye’nin bugünü­nü ve yarınını anlamak için de güçlü bir mer­cek sunuyor. Türkiye’nin borç yapısı, enflasyonu, rezerv dinamikleri ve de­ğişen demografik görünü­mü bu merceğin altında önemli sinyaller veriyor.

Dalio’ya göre ülkeler borç yü­zünden değil, borç servis maliyeti yüzünden zorlanır. Bu açıdan Tür­kiye karmaşık bir tablo sunuyor. Kamu borcunun milli gelire oranı hâlâ birçok gelişen ülkeye kıyas­la düşük; ancak son yıllarda artan faiz oranları, bütçede faiz giderle­rini gelir artışından daha hızlı yu­karı çekiyor. Şirketlerin döviz cin­si borç yükü kırılganlık yaratmaya devam ediyor. Hanehalkı borcu dü­şük olsa da ekonominin genel borç servis kapasitesini belirleyen asıl unsur, yüksek enflasyonla birlikte yükselen faiz yükü.

2021–2023 döneminde reel faiz­lerin belirgin biçimde negatif sey­retmesi, ekonomiyi Dalio’nun “pa­ra yaratılarak borcun eritildiği” aşamaya sürüklemişti. Bugün ise ekonomi politikası farklı bir yöne çevrilmiş olsa da o dönemin enflas­yonist mirası, ücretler ve fiyatlar genel seviyesine sıkışmış durum­da. Bu da borcun reel yükünü belir­siz hale getiriyor.

Aslında borcun millî gelire ora­nının düşük görünmesi, tabloya........

© Dünya