Türkiye doymadı mı? Gastronomi festivali enflasyonu
Türkiye’de yılda 200’den fazla gastronomi festivali düzenleniyor. Belediyeler veya ilgili kamu kurumları tarafından festivallerin, yerel istihdam, ihracat bağlantıları, üretici gelirlerine etkisi üzerine yayımlanmış düzenli bir etki analizi raporu yok. Ekonomistlere göre, “etkinliklerin büyük kısmında kamu kaynaklarıyla ölçülebilir ekonomik çıktı üretmekten çok, görünürlük ekonomisi oluşturuluyor.”
Tüm dünya kıtlık, iklim felaketi, çatışmalarla sarsılırken, bireysel ve kamusal düzeyde yeni sorumluluk alanları inşa ederken, Türkiye “tüketimi teşvik eden, kısa vadeli memnuniyet üreten bir etkinlik biçimi üzerinden” sosyal medyada vasatlıkları alkışlayan bir kültürü besliyor. Festivaller gerçekten yerel kalkınma mı sağlıyor, yoksa kamusal kaynakların gösteri ekonomisine dönüşmesinin yeni vitrini mi oluyor?
Sektörün önemli şeflerinden birine göre, “gastronomi festivalleri son yıllarda bayi toplantılarına dönüştü. Vasat içerikler, her ilde aynı isimler, aynı sahne, aynı yemek, benzer özensizlikleri besliyor. Programlar illerin yemek kültüründen çok şefleri ağırlamaya döndü. Gerçek şefler mutfakta sahnedekiler kim.”
Festivallerin en şahanesini vaktiyle Gaziantep ve Alaçatı Ot Festivali yaptı. Festivale turlar düzenlendi, bilinmeyen markalar kendilerini gastronominin paydaşlarıyla buluşturdu, ilham veren konuşmacılar dinlendi, ilham alındı. Gelinen noktada ilhamın tadı kaçtı.
Pek çok il, Gaziantep olma........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein