Fındık savaşları |
Recep Gündüz - Rekabet Hukuku Danışmanı
Büyük olaylar çoğu kez küçük şeyler ile başlar. Don ve kuraklığın vurduğu Karadeniz bahçelerinde sessiz ve yavaşça ilerleyen kahverengi kokarcaların fındık dallarına ulaşmaları ilk bakışta önemsiz gibiydi. Bu istilanın önce fındık üreticilerinin çuvallarını boşaltacağını, boş çuvalların İstanbul’dan Roma’ya, Londra’dan Şili’ye kadar uzanan bir ekonomi-politik muharebeyi başlatacağını kimse bilmiyordu.
Fındık rekoltesinin düşeceği haberi Ordu’nun bahçelerinden Sakarya’nın ovalarına kadar dalga dalga yayıldı ve Ferrero yöneticilerine kadar hızla ulaştı. Dünyanın en büyük fındık alıcısı olan Ferrero yöneticilerinin kaşları, dünyanın en büyük fındık üreticisi olan Türkiye’den gelen bu haberi duyunca çatılmıştı. Tedirgin bakışları yavaşça 2024 yılında Rekabet Kurulu tarafından başlatılan soruşturmada verdikleri taahhütlerin yer aldığı klasöre takıldı. Bu taahhütler sayesinde Rekabet Kurulu soruşturmasından ceza almadan kurtulmuşlardı. Geçmişin müjdesi şimdi bir yük gibiydi. Fındık alım miktarına ve fiyatına ilişkin uymaları gereken önemli sözler vermişlerdi. Eylül – Aralık döneminde 45 bin ton fındık alacak ve bu alımlarında TMO tarafından ilan edilen fiyatların altına düşmeyeceklerdi. Ama şimdi rekolte düşmüş ve fiyatlar da neredeyse iki katına yakın artış göstermişti. Durum ciddiydi. Kapalı kapılar ardında acil kodlu toplantılar yapıldı.
Ertesi gün hava aydınlanınca İngiliz Financial Times gazetesi okurları espressolarını içerken şu satıları okuyorlardı: “Ferrero, Türkiye’nin fındık kralları için yeni Godot hâline geliyor. Herkes oyun peşinde”. Fındık Savaşı’nın ilk kurşunu oldukça edebi tarzda sıkılmıştı. Haberin detaylarında Ferrero kurmaylarının verdiği mesajlar da oldukça çetindi, hatta bunlara zehir zemberek demek mübalağa olmazdı: Türk tüccarları fındık namına ellerine geçirdikleri her şeyi alıyor ve........