Yaşa dayalı önyargılarla mücadele önem kazanıyor

Türkiye’deki demografik değişim iş gü­cü dinamiklerini de temelden etkili­yor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve­rilerine göre, Türkiye’de 65 yaş üstü nüfus son beş yılda yüzde 22,6 artışla 8 milyon 451 bin 669 kişiye ulaştı.

Bu artışla birlik­te yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki ora­nı da 2018’de yüzde 8,8 iken 2023’te yüz­de 10,2’ye yükseldi. Uzmanlar, bu oranın 2030’da yüzde 12,9, 2040’ta yüzde 16,3 ve 2060’ta yüzde 22,6’ya çıkmasını öngörü­yor. Bu demografik kayma, Türkiye’de iş gücünde ileri yaş gruplarının daha fazla yer alacağı anlamına geliyor.

Küresel eğilimler de iş gücü piyasasında deneyimli çalışan­ların daha çok öne çıkmasına neden olu­yor. Örneğin, G7 ülkelerinde ileri yaş gru­bundaki bireyler iş gücünün dörtte birini oluştururken, Japonya’da iş gücünün yüz­de 40’ı 55 yaş üstü çalışanlardan meydana geliyor. ABD’de 50 yaş üstü çalışanların iş gücüne katılımı pandemi sonrası yeniden yükselerek yüzde 62,7 seviyelerine ulaştı.

İşverenler, bu deneyimli iş gücünden ya­rarlanmak için stratejilerini gözden geçir­mek zorunda kalacaklar. Bu noktada öne çıkan konulardan bir tanesi yaşa dayalı ön­yargılar. Araştırmalar yaşa dayalı ayrımcı­lığın iş yerinde önemli bir engel olduğunu gösteriyor. Örneğin Page Executive’in 2024 Yetenek Trendleri raporuna göre, çalışanla­rın yüzde 44’ü yaşlarından dolayı........

© Dünya