Liderlerin kendilerini halkı ikna etmek için kullanması zaman zaman riskli ve trajikomik sonuçlar doğurabiliyor. Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo’nun 2024 Olimpiyatları öncesinde Sen Nehri’ne girmesi, halkın nehrin temizlendiğine dair güvenini artırmayı amaçlayan bir hareketti.
Ancak nehrin kirli olduğu gerçeği, bu sembolik hareketin etkisini sorgulanır hale getirdi. Benzer bir olay, 1986’da Türkiye’de yaşanmıştı. Çernobil faciasının ardından dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral, radyasyonun Türk çaylarına zarar vermediğini göstermek için televizyon kameraları önünde çay içti.
Ancak yıllar sonra kanser vakalarının artışıyla bu hareketin radyasyonun tehlikelerini örtbas etme çabası olarak algılandığı ve halkın güvenini sarsan bir olay olarak hatırlandığı görüldü. Söz konusu kitleleri ikna etmek olunca zaman, ülke vb farklar ortadan kalkıyor. Hidalgo’nun yaklaşımı vesilesiyle gelin çok sayıda örnekten bazılarını anımsayalım:
Donald Trump ve COVID-19 tedavisi: 2020 yılında COVID-19 pandemisi sırasında dönemin ABD Başkanı Donald Trump, hidroksiklorokin adlı ilacın COVID-19’a karşı etkili olduğunu iddia etti ve bunu........