AB yol ayrımında

Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde, Avrupa Bir­liği’nin (AB) iklim hedeflerine karşı tutumlarıyla bilinen aşırı sağ partilerin başarı ile çıkma­ları, AB’nin “yeşil dönüşümü” konusunu yeniden tartışılır ha­le getirdi.

Özellikle, başta Almanya ol­mak üzere Belçika, Danimarka, Hollanda gibi ülkelerde “Yeşil Parti”lerin koalisyon veya aktif muhalefet partileri konumundan düşmesi ve aşırı sağcı partilerin son seçimde yükselmesi Avrupa genelinde çevre politikalarını et­kilemesinden endişe ediliyor.

İklim değişikliğine yönelik politikalar Avrupa’da, 2019’da yapılan seçimlerde belirleyi­ci unsur olarak ön plana çık­tı. AB’nin merkezi Brüksel baş­ta olmak üzere tüm Avrupa baş­kentleri, 2019’da iklim krizine dikkati çekmek için 16 yaşında­ki İsveçli çevre aktivisti Greta Thunberg’in öncülüğünü yaptı­ğı eylemlere sahne oldu.

Time Dergisi tarafından yılın kişişi seçilen Thunberg, “Küre­sel emisyon eğrisini büktüğümüz yıl olduğundan emin olmalıyız. İktidardakilere baskı uygulaya­cağız, hareket edeceklerinden ve sorumluluk alacaklarından emin olacağız” diyerek, 2020 yılını da “iklim değişikliği ile mücadele yı­lı” olarak ilan etti.

AB, “yeşil yol haritası”nı çi­zerek, 2050 itibarıyla Avrupa’yı karbon-nötr kıta haline getir­mek için sıkı politikalar yürür­lüğe koydu. Aradan geçen 5 yıl AB’nin yaşadığı iç ve dış krizler, “iklim politikalarını geri plana” itti. AB’nin iklim hedefleri aşı­rı sağ partiler tarafından eleştiri konusu oldu.

AB’nin 27 üye ülkesinde Av­rupa Parlamentosu seçimleri ve birçok ülkede ulusal parlamen­to seçimlerinin yılı olan 2024 yılı seçimlerinden önce traktörleriy­le sokaklara inen........

© Dünya