Döndük dolaştık dolara geldik

Bu hafta üç ayrı konu ekonomi dünyasını meşgul etti. Bir tanesi değişmez konu­muz olan dolar. Dolar olması gereken sevi­yenin altında mı üstünde mi? Ne kadar tutu­labilir?

İhracatçı, turizmci, üretici ne kadar dayanabilecek? gibi uzunca süredir tartışı­lan konular yeniden gündem oldu. Diğer ay­lık mutat konumuz merkez bankası faiz ka­rarı. İndirim ne zaman başlayacak, metne hangi cümleler girmiş, neler çıkmış konu­ları. Sonuncusu biraz daha yabancı olduğu­muz bir konu.

Borsa ana pazardaki bir şirke­tin konkordato ilan etmesi. Dikkat ederseniz uzun vadeli refahımızı artıracak hiçbir konu gündem olmuyor. Ekonomiyle ilgili yazıp çi­zenler de pek bu netameli işleri sevmiyorlar, politika yapıcılar da şu anda günü kurtarma derdinde. HİT-30 yatırım program açıklan­dı. Yarım gün ya konuşuldu ya konuşulmadı. Açıkçası genele yayılmış bir vasatlığın içine kısıldık kaldık. Ülkemiz ilanihaye “potansi­yeli olan ülke” tanımlaması içinde gidecek bu gidişle. O potansiyelin gerçekleştirildiği­ne ömür aralığımızda şahit oluruz umarım.

Ben yine vasat gündemimize döneyim ve dolardan devam edeyim. Türkiye doların ol­ması gereken seviyesi konusunda da, faiz­lerin ne zaman indirilmesi gerektiği konu­sunda da diğer birçok konuda olduğu gibi ikiye ayrılmış durumda. Bir grup TL’nin şu anda aşırı değerli olduğunu, bunun ihracat­çı ve turizmciye zarar verdiğini, yurt için­deki ithal ürünlerle rekabet eden........

© Dünya