Tanım olarak enflasyon, sadece belli bir maÂlın veya hizmetin fiyatının tek başına artÂması deÄŸil, fiyatların genel düzeyinin sürekli bir artış göstermesidir. Fiyat artışı ise belirli bir mal veya hizmetin fiyatının yükselmesini anlatır. Ä°ÅŸe evvela bu kavram karışıklığını ortaÂdan kaldırarak baÅŸlayalım.
1990’dan 1999’a kadar yaÅŸadığımız enflasÂyon yıllık ortalama €â€™lerde gerçekleÅŸirken, 1994 yılında bu oran 0’lara kadar yükselÂdi ve Türkiye Cumhuriyeti’nde en yüksek enfÂlasyonun ölçüldüğü yıl oldu. Ardından TürkiÂye’nin yıllarca dillere pelesenk olan enflasyon kavramı, 7’den 70’e bilinir hale gelirken o yılÂlardaki önlenemeyen artışıyla canavar olarak da nitelendirilmeye baÅŸlandı.
Her enflasyona canavar demek doÄŸru olmaz, canavar olan ülÂkeyi zor hale sokan yüksek enflasyon. Öyle ki yükselmeye bir baÅŸladığı andan itibaren adeta vücuda yayılan bir mikrop gibi ülkeyi sarmaya baÅŸlıyor, herkes birbirini takip ediyor ve durÂdurulması da çok zor bir hal alıyor. Tıpkı bizim son yıllarda yaÅŸadığımız gibi.
Gelin biraz ülkemizdeki durumun tarihçeÂsini hatırlayalım, hem böylece nasıl tek haneÂye inmiÅŸti, neden yeniden yükseldi, yorumlaÂmak da daha kolay olur. 1994’te yaÅŸanan krizin ardından 95, 98 ve 2000 yıllarında enflasyonu düşürmeye yönelik ekonomik önlem paketleri uygulamaya girse de, ancak 2004 yılında %’in altına inerek normalleÅŸme süreci baÅŸladı.
2000’lerde baÅŸarısız ekonomi yönetiminin yanına bankacılık sektöründe yaÅŸanan sorunÂlarda eklenince, 2001 ekonomik krizi........