Dünyanın eşiğinde, Türkiye’nin kavşağında geçen bir yıl

Geldik senenin sonuna. Biraz klasik olacak ama dolu dolu bir yılı daha geride bırakıyo­ruz. 2025 yılı, dünya ve Türkiye açısından pek çok yön değişiminin ortaya çıktığı bir yıl olarak hafızalarımızda kalacak. Ve aynı zamanda barı­şın adını duyduğumuz ancak kendisini göreme­diğimiz bir sene olarak da.

Sık sık gümrük ver­gilerinden bahseden, dünyaya sürekli parmak sallayan Trump 2025’e damga vuran isimlerin herhalde en başında idi.Küresel sistemin pan­demi sonrası arayışı 2025’de daha falzla kendi­sini göstermiş oldu. Rusya-Ukrayna savaşıyla derinleşen jeopolitik fay hatları, Orta Doğu’da­ki kalıcı istikrarsızlık ve ABD-Çin rekabetinin sistemik bir mücadeleye dönüşmesi; 2025’i acaba ne olacak diye bekleme yılından çıkartıp, pozisyon alma yılı haline getirdi.

Bu yılki son yazım olduğu için, sene boyunca öne çıkan konjonktürel gelişmeleri kronolojik olarak önünüze getirmeyi istedim. Ne de olsa 2026’da takvim değişse de, yaşama kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2025, küresel piyasalarda epey temkinli baş­ladı. ABD ve Avrupa merkez bankalarının faiz indirimlerinde aceleci olmayacaklarını açık­lamaları, küresel sermaye hareketlerini sınır­ladı. Aynı dönemde Orta Doğu’daki gerilim Kı­zıldeniz ve Süveyş hattında taşımacılığı ak­sattı; hatırlayacağınız üzere navlun fiyatları yeniden yükselişe geçti.

Şubat ayında, ABD ile Çin arasında teknoloji, yapay zekâ ve yarı ilet­kenler alanındaki kısıtlamalar iyice tırmandı. Bu adımlar, ticari bir rekabetten çok, iki fark­lı ekonomik ekosistemin oluştuğunu teyit etti. Türkiye’de ise........

© Dünya