Devir değişti, yönetim tarzı değişmedi

Geçtiğimiz gün büyük bir holdingin altı aylık konsolide sonuçlarına baktım. Ülkemizdeki ekonomik şartlar ve uygulanan politika, ülkemize her anlamda büyük değer katan, güçlü bir organizasyonu dahi mali sonuçlar açısından oldukça zorlamış gözüküyor. Diğer yandan şunu da söylemek isterim konjonktür bozulduğunda en iyiler dahil çoğu şirketimiz çok zorlanıyor. Ortalama ve kötü olanlar oyundan çıkıyor. Konjonktürel yönetim maalesef gerçeğimiz. Buna ek olarak bir de farklı bakmakta ve değiştirmekte zorlandığımız diğer bir konu var; yönetim tarzımız ve bu paralelde şekillenen kurumsal kabullerimiz. Bunu da en çok Holdinglerde görüyoruz.

Bildiğiniz üzere holding veya grup yapılarında, merkezi bir yönlendirme ve izleme sistemi vardır. Yani işe eninde sonunda “konsolide” bakılır. Grup şirketleri stratejilerini belirleme ve icra etmede belirli bir özerkliğe sahiptir ancak Holding tarafından bu stratejilerin holding risk iştahı ve genel iş stratejisi ile uyumuna bakılması, onaylanması ve sonrasında da sıkı takip edilmesi yaygın uygulanmalıdır. Ayrıca tüm grup şirketlerindeki insan kaynakları, finans, satın alma, BT, hukuk veya iç denetim gibi bazı fonksiyonlar merkezin belirledikleri politikalar ışığında kendi prosedürlerini oluştururlar. Bazen de doğrudan merkezden gelen prosedürleri uygularlar. Holdingler her ne kadar kabul etmek istemeseler de patronajlarını şirketler üzerinde sergilerler.

Ülkemizde bazı holdingler elbette 50-60 senelik yönetim deneyimleri, harika liderlik ekipleri ve oturmuş sistemleri ile bu işi dengeli ve sistematik halde yönetmekteler. Öte yandan, ülkemizdeki pek çok holding ve şirketler grubunun, yönetsel anlamda, “aşırı merkezileştirme” ve “müdahalecilik” şeklinde bir yönetsel yaklaşımı var. Bu yirmi, hatta on sene öncesinde geçerli bir tarzdı şüphesiz, ama bugünün iş........

© Dünya