2026: Risklerin ve fırsatların yılı |
2026 yılı, Türk şirketleri için yalnızca yeni bir sene değil; iş yapma biçimlerinin, rekabet anlayışlarının ve yönetsel reflekslerin köklü biçimde sınanacağı bir eşik olacak. Küresel ekonomi, jeopolitik kırılganlıklar, teknolojik sıçrama ve iklim baskısının aynı anda şekillendirdiği bu dönemde şirketler son beş senedir olduğu gibi “kriz yönetimi” değil, belirsizlikte “değer üretme” yetkinliğiyle ayakta kalacak.
Bu dönemin en belirgin özelliği, risk ve fırsatların aynı anda, aynı hızda ve birbirini besleyerek büyümesi olacak.
2026’da şirketlerin karşı karşıya olduğu riskleri yalnızca kur, faiz ve finansman başlıklarıyla sınırlamak büyük hata olur. Bugünün asıl risk alanı bence şirketlerin yapısal kapasitesi.
Jeopolitik kırılganlık artık tedarik zincirlerini, enerji maliyetlerini ve dış pazarlara erişimi doğrudan etkileyen operasyonel bir risk haline geldi. Ortadoğu’daki belirsizlikler, Rusya-Ukrayna savaşı ve Çin–ABD gerilimi şirketlerin pazar, tedarik ve yatırım kararlarını her gün yeniden şekillendiriyor.
İklim ve sürdürülebilirlik baskısı ise finansal rekabetin merkezine yerleşmiş durumda. Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, maliyet........