Devletlerin sosyal gücü daralırken
Devletlerin sosyal harcama kapasitesi hızla daralıyor. Bu daralma, sürdürülebilir kalkınmayı artık teknik bir çevre gündeminden çıkarıp, kamu yönetimi kapasitesinin çıplak gerçekleri üzerinden okumaya zorlayan bir kırılma yarattı. Yani kısacası, yıllarca “yeşil gelecek” şarkıları söyleyip güneş panellerine bakarken, arka odada kasanın çoktan boşaldığını fark ettiğimiz bir döneme girdik.
Üstelik bu sadece ekonomik bir sıkışma değil; siyasi, idari ve toplumsal olarak da bir eşik. Devletler bir yandan “ekosistemi koruyalım” derken, diğer yandan kendi ekosistemlerinin—bütçe, kurumlar, işgücü, güven—giderek daha hızlı çöktüğünü görüyor. Bu kırılmanın dört kaynağı var. Dördü de aslında yeni değil; sadece daha önce üzerlerini parlak kavramlarla, strateji belgeleriyle, reform paketleriyle kapatıyorduk. Şimdi o makyaj giderek akıyor.
Birincisi, yaşlanan nüfus. Sanayi devriminin o müthiş dengesi –gençler çalışır, yaşlılar torun sever, devlet de arada hesap tutardı– yerini “genç yok, yaşlı çok, bütçe ekside” formülüne bıraktı. Emeklilik sistemleri o kadar zor durumda ki, artık ülke ekonomilerinin en büyük hayali emeklilerin biraz daha az yaşaması bile değil; ya hiç yaşamamaları ya da daha çok çalışmaları. Bu bile başlı başına tabloyu........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein