Yaptırımların gölgesinde İran ekonomisi nereye gidiyor? |
İran ekonomisi uzun süredir tek bir kelimeyle özetlersek tek alımıza gelen yaptırımlar olur. Ancak her ekonomik hikâye gibi İran’ın ki de yalnızca dış baskılardan ibaret değil. Bugün Tahran sokaklarında hissedilen ekonomik sıkışmışlık; petrol gelirlerinden döviz rejimine, demografik yapıdan bölgesel jeopolitiğe kadar uzanan çok katmanlı bir denklemin sonucu. Asıl soru şu: İran, mevcut koşullar altında ekonomik geleceğini yeniden inşa edebilir mi, yoksa kronik bir durağanlığa mı mahkûm?
İran, dünyanın en büyük hidrokarbon rezervlerinden birine sahip. Ancak bu zenginlik, ekonomiye beklenen katkıyı sağlayamıyor. Yaptırımlar nedeniyle petrol ihracatı sınırlı, elde edilen gelirler ise ya indirimli satışlara ya da dolaylı ticaret kanallarına bağımlı. Bu durum, devlet bütçesini sürekli kırılgan kılıyor. Petrol fiyatları yükselse bile İran’ın bundan tam anlamıyla faydalanamaması, ülkeyi çok bilinmeyenli bir denklem ile karşı karşıya bırakıyor: Kaynak var ama erişim yok. Bu tablo, kamu harcamalarında süreklilik sorununa yol açıyor. Sosyal destekler, sübvansiyonlar ve kamu maaşları enflasyon karşısında erirken, devletin manevra alanı daralıyor. Sonuç olarak ekonomi, büyümekten çok ayakta kalmaya odaklanıyor.
İran ekonomisinin en derin yaralarından biri, kronik yüksek enflasyon. Resmî rakamlar ile halkın hissettiği enflasyon arasındaki fark giderek açılıyor. İran riyali,........