Küreselleşen dünya ekonomisi şirketleri farklı ülkelerden tedarikçilerle çalışmaya ve karmaşık tedarik zincirleri oluşturmaya itiyor. Bu süreç, maliyetleri düşürme ve verimliliği artırma potansiyeline sahipken, aynı zamanda şeffaflık ve izlenebilirlik gibi zorlukları da beraberinde getiriyor.
Bir ürünün üretim aşamasından tüketiciye ulaşana kadar geçen süreçte yaşanan gecikmeler, hatalar ve tüketiciyi yanıltan olaylar, şirketlerin güvenilirliğini tehdit edebilir. Tam bu noktada blockchain teknolojisi devreye girerek tedarik zinciri yönetiminde devrim niteliğinde değişiklikler sunar. Blockchain, merkezi olmayan yapısı ve güvenli veri yönetimi ile tedarik zinciri süreçlerinde şeffaflık ve izlenebilirliği artırmada önemli bir araç haline gelmiştir.
Geçtiğimiz birçok köşe yazısında da anlattığım gibi blockchain teknolojisi, verilerin güvenli bir şekilde kaydedildiği ve bloklar halinde bir araya getirildiği bir sistemdir. Her blok, önceki bloğun verilerini içeren bir kriptografik imza ile birbirine bağlanır. Bu yapı, verilerin değiştirilmesini veya silinmesini neredeyse imkansız hale getirir ve bu sayede katılımcılar arasında güven sağlar.
Tedarik zinciri yönetiminde blockchain’in en büyük avantajlarından biri tüm işlemlerin ve olayların şeffaf bir şekilde kaydedilmesidir. Üreticiler, tedarikçiler ve tüketiciler, bir ürünün kaynağından nihai kullanıcıya kadar olan tüm yolculuğunu izleyebilir. Bu avantaj özellikle gıda, ilaç ve yüksek değerli ürünler gibi hassas sektörlerde büyük önem........