Bencilliğin Çağında Kaybolan İnsanlık
Ne yazık ki içinde bulunduğumuz çağ, bencilliğin hüküm sürdüğü bir çağ. Herkesin kendi çıkarını kutsallaştırdığı, “ben” kelimesinin “biz”i yuttuğu bir zamandan geçiyoruz. İnsan ilişkilerinin yerini çıkar ilişkileri aldı. Söz dinlemeyen, asi ruhlu, yalnızlığı özgürlük sanan bireylerle dolu bir toplum olduk.
Bir zamanlar en kıymetli hasletlerimizdi rahmet, şefkat, merhamet… Şimdi bu duygular neredeyse unutuldu. Öyle ki birinin acısına üzülmek, birine merhamet duymak bile “ajitasyon” olarak görülüyor artık. Oysa insanı insan yapan tam da bu duygular değil mi? Duygusuzluk, soğukkanlılık, bencillik “modernlik” sanılıyor.
İçi boş bir nesil yetişiyor ne yazık ki! Kelimeler ezberlenmiş ama anlamlar yitirilmiş. Sevgi dilden düşmüyor ama kalbe inmiyor.
Yeni nesil, yapay bireylere dönüşüyor adeta. Cansız, ruhsuz, sevgisiz... Ekran ışıkları altında büyüyen, sanal alkışlarla motive olan bir nesil. Onlarla iletişim kurmak zor, çünkü kendileri ile dış dünya arasına kalın duvarlar örmüşler. Ruhlarına dokunamıyoruz. Sözcükler yankılanıyor ama karşılık bulmuyor.
Toplum, büyük bir değer erozyonunun eşiğinde. Köklerinden kopan, özüne yabancılaşan bir insanlık manzarası bu. İnsan, iç sesini duyamıyor bile. Çünkü sosyal medyanın gürültüsü,........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein
Rachel Marsden