menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

BAHÇELİ, ÖCALAN VE DEVLETİN DERİN MAHFİLLERİ

16 0
09.11.2025

Yaşarsan ve ömrün yeterse, hiç tahmin edemeyeceğin şeylere tanıklık edersin. Bir zamanlar “asla olmaz” dediğin olayların birer birer gerçekleştiğini görürsün. Bu bir önerme değil; Türkiye’nin yakın tarihi boyunca defalarca ispatlanmış, acı tecrübelerle sabit bir gerçektir.

Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana, Kürtlerin hikâyesi hep acıyla yazıldı. Devlet, uzun yıllar boyunca Kürt kimliğini yok sayan, dili ve kültürü reddeden bir politika yürüttü. Bu politikanın hedefi, “asimilasyon”du; yöntemi ise çoğu zaman zorbalıktı. Katliamlar, sürgünler, tehcirler… İnsanların doğduğu topraklardan koparıldığı, köy isimlerinin değiştirildiği, dilin ve kıyafetin yasaklandığı yıllar... Bu inkâr siyasetinin bedelini hem Kürt halkı hem de bu ülkenin vicdanı ödedi.

Bu süreçte, devletin güvenlik bürokrasisi içinde örgütlenen milliyetçi kesimler —özellikle Ülkücü yapılanma— bölgede devletin sert yüzü olarak öne çıktı. Bazı güvenlik birimleri içinde etkili olan milliyetçi damar, halkla devleti birbirine düşüren uygulamalarda bulundu. Çocukluğumun hafızasında hâlâ o günlerin izleri var: Sokakta yürürken korkulan üniformalar, sebepsiz tokatlar, keyfi tekmeler… Bu, sadece bir çocuğun hatırası değil; bir dönemin ortak travmasıydı.

İşte PKK bu atmosferde doğdu. Bu örgütün ortaya çıkışı, ideolojik bir........

© Doğruhaber