Kutsal Liderler, İdeolojik Hapishaneler |
Bir ülkenin liderini sevmek, saygı duymak başka şeydir; onu kutsallaştırıp halkı onun gölgesine mahkûm etmek bambaşka. Tarih bize defalarca gösterdi ki, lider kültü, özgürlüğün en büyük düşmanıdır. Halkın iradesini yok sayan, düşünceyi zincire vuran bu anlayış, ülkeleri adeta birer hapishaneye çeviriyor.
Kuzey Kore’de Kim hanedanı, halkı kendi kişisel iktidarına tutsak etmiş durumda. Çocuklar daha okula başladıkları gün liderin sözlerini ezberlemek zorunda kalıyor. Portreler, heykeller, marşlar… Halkın nefes aldığı her yerde liderin gölgesi var. Bu, özgürlük değil; bu, toplumsal köleliktir.
Çin’de Mao döneminde yaşananlar da farklı değildi. “Küçük Kırmızı Kitap” milyonların eline tutuşturuldu, Mao’nun sözleri tartışılmaz bir dogma haline getirildi. Halkın düşünce çeşitliliği yok edildi, tek sesli bir toplum yaratıldı. Sonuçta bireysel özgürlükler yok oldu ve milyonların zihinsel tutsaklığı ile sonuçlandı.
Stalin’in Sovyetler Birliği’nde kurduğu düzen ise korkunun üzerine inşa edilmişti. Heykelleriyle, portreleriyle, propagandasıyla halkın zihni sürekli kontrol altında tutuldu. Eleştiri imkânsız hale geldi, insanlar kendi düşüncelerini bile dile getirmekten korkar oldu.
Türkiye’de ise Atatürkçülük, Cumhuriyetin kurucu ideolojisi olarak eğitimden törenlere kadar her alana........