CAMİYE YARDIM |
Cumhuriyet’in ilk yıllarından bu yana, kara bir zihniyet, insanımızı camiden ve manevi değerlerimizden uzaklaştırmanın şeytani mücadelesini vermektedir.
Buna ‘Batılılaşma’ adına yürütülen tahribat ile, dini hayatın tüm alanından çekmeye çalışmakla başladılar. 1924’te medreselerin kapatılması, 1925’te tekkelerin ve zaviyelerin yasaklanması, 1932’de ezanın Türkçeleştirilmesi, 1930’lu yıllarda yüzlerce caminin kapatılması ya da farklı amaçlarla kullanılması bu sürecin en yıkıcı aşamaları oldu.
Resmî arşivlerde yer alan bilgilere göre, 1930’larda sadece İstanbul’da 500’e yakın cami ya kapatıldı ya da depo, müze, hatta ahır olarak kullanıldı. Anadolu’nun birçok köyünde ise camiler satıldı, duvarları yıkıldı, minareleri tahrip edildi. Dönemin bazı gazetelerinde, cami duvarlarının “inşaat malzemesi” olarak satıldığına dair haberler dahi yer aldı.
Din eğitimi yasaklandığı için bir nesil Kur’an okumayı, ibadet etmeyi, ezanı aslıyla dinlemeyi unutur hale geldi. 1940’lı yıllarda “dinini bilen” bir toplum........