Cahit Sıtkı Tarancı 'Otuz Beş Yaş' şiirinde; “Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün” diyerek başladığı cümlelerini, “Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında? Bir namazlık saltanatın olacak. Taht misali o musalla taşında” diyerek tamamlar.
Benim gibi, otuz beş yaşı yani hayat yolculuğunun ortalarını çoktan geçmiş olanlar, iki kişinin yan yana ancak geçebildiği, merkeplerle çöplerin toplandığı sokakları, şehirlerarasında baş döndürücü, yılan gibi kıvrımlı yolları iyi hatırlar.
Tek parti döneminin zenginlerinden olan, Fransızların şehrimizi işgal ettiği dönemlerde, onlardan ganimet alınan bir dürbünün merceğinden gözünün görebildiği yere kadar olan toprakları adına tapulatan bir toprak ağasının torunları, Pozantı'dan dönerken, ayık kafayla dahi Ankara’ya kazasız belasız varanın kurban kestiği bu kıvrımlı ve bir tarafı uçurum olan yolda kafaları demliyken jeepleri takla atar.
Yaşları daha yirmiyi bulmayan üç genç, bu kazada vefat eder.
Şehrin en merkez camisinde büyük bir tören yapılır. Cenazeler getirilir. O zaman meşhur olan, zenginlerin ölmeden cenaze namazımızı........