Borsa ve Sekerat

Hafta içi saat 7.30 civarlarında, iş yerimin yanındaki dut ağacının altında, kara demlikte demlenen çayımı içerken, arka taraflardan gelen, tiz bir ses ile irkildim.

Dönüp baktığımda az ötemizde iş yeri olan esnaf komşumuz, elinde simit dolu battal boy poşet ile ağzında gevelediği şemmame şarkısı ile çılgınlar gibi tepinip duruyor.

Bayram değil seyran değil, saat 11'den aşağı dükkânı açmayan komşum, sabahın erken saatinde, halay çekerek, elinde mahalleyi doyuracak kadar simit ile uyanıp gelmişse, çok çok hayırlı bir iş vardır dedim.

-Maşallah, maşallah kirvem, neşen bol olsun diye sözlerimi daha bitiremeden,

-Kirvem çayı hazırla, darabaları açıp, simitlerle sel gibi akıp geliyorum dedi.

Hikmetinden sual olunmaz Ya Rabbim, bugün de rızkımızı gönderdin deyip, komşumu beklemeye başladım.

Üç beş dakika derken tam yarım saat geçti, ne simitlerden ne selden ne de komşumdan bir görüntü gelmedi.

Simitleri hayal edip beklerken, mideme kramplar girmeye başlayınca, aklıma dondurucu soğukta nöbet tutup, ölen askerin hikâyesi geldi.

Kral askerin yanından geçerken, nöbet tutan askerin iki büklüm olduğunu........

© Doğruhaber