Kıbrıslı Türklerin siyasileri; ülke yönetmesini, halkı mutlu etmesini, güçlü bir ekonomi yaratmasını, sosyal ve kültürel seviyeyi ilerletmesini beceremedi...
Bölgesinde 'en tanınmış' kişiyi aday yapmak ve milletvekili seçtirmek değişmeyen gelenek oldu...
"En meşhur doktor, ya da öğretmendir, çok oy toplar" diyerek aday seçtiler...
Milletvekili, bakan yaptılar...
Bazıları 'delege sisteminden' yararlanarak, hiçbir şey kazandırmadıkları siyasete devam etmeyi 'başarı' olarak nitelendirdi...
Sahasında deneyimli, dünyayı iyi tanıyan ve 'parti rozetine bakmadan' memlekete hizmet edebilecek yetenekteki insanları aday yapmayı akıllarının ucundan bile geçirmediler...
İyi insanların önerilmesi karşısında, gün gele koltuğu kaybedecekleri düşüncesiyle hareket ettiler...
"Deli misin be adam yarın başımıza bela olur, bizi de koltuğumuzdan eder" diyerek, iyi insanlara sırt çevirdiler...
Peki bu zihniyetin sonucu ne oldu?..
Bir avuçluk ülke, her türlü suçun, pisliğin ve yasa........