Rızaya dayanan baskıcı yönetim olur mu?

Başlıktaki soruyu ünlü siyaset teorisyeni John P. Plamenatz’ın (1912-1975) siyasî itaat yükümlülüğünü tartıştığı Consent, Freedom and Political Obligation (1968) adlı kitabındaki bir pasajdan uyarladım. Cevabını da esas olarak yine aynı kitaptan hareketle vereceğim.
Baştan söyleyeyim: Evet, rızaya dayanan baskıcı yönetim mümkündür.
Plamenatz’ın kendisi bu konuda şöyle yazıyor (s. 181): ‘’Devletler hiçbir zaman bugün olduklarından daha baskıcı olmamışlar ama yönetimleri altındaki halkın rızasıyla hareket etmekte olduklarını da hiçbir zaman bugünkünden daha fazla iddia etmemişlerdir. Devletler halkı özgürleştirmekte olduklarını iddia etmeselerdi, onlardan bugün talep ettiklerini talep edemezlerdi; halkın rızasıyla hareket ettiklerini iddia etmeselerdi de, onları özgürleştirmekte olduklarını zor iddia edebilirlerdi.''
Düşünür en başta günümüz devletlerinin ‘’halkın rızası’’na dayanma iddiaları ile baskıcı yönetim arasında bir çelişki olduğuna dair genel kabulden hareket ediyor ama aslında bunu bir çelişki olarak algılamak zorunda olmadığımızı ima ediyor. Gerçekten de ‘’halkın rızası’’na dayanmak ile halkı özgürleştirmek arasında zorunlu bir ilişki yoktur. Aksine, halkın rızasının devletler tarafından manipülasyonu ve hatta ‘’imali’’ her zaman mümkündür. Ayrıca, devletler halkın -varsayılan- rızasına dayanma iddialarını baskıcılıklarının bir maskesi veya bahanesi olarak kullanabilirler ve kullanmaktadırlar da.
Esasen genel olarak insanlar halkın rızasına dayanan devletin iradesinin aslında kendilerinin iradesi demek olduğuna ve dolayısıyla demokratik devletin yurttaşlarına baskı yapmayacağına inanma eğilimindedirler. Ayrıca, Plamenatz’ın da vurguladığı gibi,........

© Diyalog Gazetesi