‘’Çoğulcu demokrasi’’ kavramındaki ‘’çoğulcu’’ kelimesinin biri tasvirî-analitik, diğeri normatif olmak üzere iki farklı anlamı vardır. Tasvirî-analitik bir kavram olarak çoğulculukla, birbiriyle yarış içindeki grup ve toplulukların varlığının bütün modern karmaşık toplumların doğal bir özelliği olduğu anlatılmak istenir. Buna göre, modern toplum düşünceler, çıkarlar ve hayat tarzları temelinde farklılaşmıştır ve bu farklı varoluşlar siyaseti de etkilemek üzere örgütlenmişlerdir. Bunun sonucu olarak, iktidar siyasal kararların oluşumunu etkilemek üzere birbirleriyle yarışan farklı gruplar arasında dağılmış durumdadır, yani toplumdaki iktidar yapısı hiyerarşik değildir. Ünlü Amerikalı siyaset bilimci Robert Dahl’ın demokrasiyi ‘’çoklu iktidar sistemi’’ (oliarchy) olarak adlandırması bu fikrin bir ifadesidir.
Öte yandan, çoğulculuğun normatif siyasî imaları da vardır. Buna göre, toplumun çoğulcu yapısı aynı zamanda korunması gereken bir değerdir; çünkü toplum içinde çok sayıda nispeten özerk siyasî ve iktisadî teşekküllerin varlığı demokrasi ve özgürlük için hayatî önemdedir. Bu ise değişik çıkarların kendi çıkar ve görüşlerini ifade edebileceği ve iktidar için yarışabileceği kurumların var olmasını gerektirir. Başka bir ifadeyle, rekabetçi bir siyasî partiler sisteminin varlığı çoğulcu demokrasilerin ayırt edici bir özelliğidir.
Bununla beraber, çıkar grupları temelli bir çoğulcu anlayışın her zaman iyi olduğu ve demokrasiyi destekleyici olduğu görüşünü şüpheyle karşılayan düşünürler de vardır. Sözgelişi F. A. Hayek siyaset teorisiyle ilgili yazılarında, günümüzde çoğulculuğun çıkar gruplarının kamusal pastadan güçleri yettiğince pay koparmayı amaçlayan ilkesiz bir yarışa dönüştüğünü ve kamu yararına da aykırı olan bu durumun demokrasiyi yozlaştırdığını ısrarla dile getirmiştir.
Buna karşılık, yurttaşların belli bir sivil amaç etrafında gönüllü olarak bir araya gelmeleri –‘’sivil toplum örgütleri’’- doğru anlamda bir çoğulculuk için hayatî önemdedir. Alexis de Tocqueville19. yüzyıl Amerikan toplumunda........