Anayasa mahkemesinin sonu mu?

Anayasa Mahkemeleri çağdaş liberal-demokratik sistemlerin vazgeçilmez unsurlarındandır. Sahici demokrasiler için bu mahkemeler başlıca iki nedenle vazgeçilmezdirler. İlk olarak, anayasa mahkemeleri yasama ve yürütmeyi kendi anayasal sınırları içinde tutmaya hizmet etmek suretiyle demokratik siyasal sistemlerin en önemli fren ve denge aracı olarak işlev görürler. Bu işlevin sınırsız güç peşinde koşan siyasî iktidar sahiplerinin hiç işine gelmeyeceği ise izahtan varestedir.
İkinci olarak anayasa mahkemeleri anayasal-demokratik bir sistemde sivil ve siyasal özgürlükler ile hukukun üstünlüğünün en büyük koruyucularıdır. Bu korumayı sağlamanın temel özgürlükler bakımından en etkin aracı da ‘’bireysel başvuru’’ yoludur. Genel hak arama yollarının açık olmadığı ve sivil özgürlüklerin bireysel başvuru yoluyla korunmadıkları bir yerde sivil toplum varlık bulamaz; sivil toplum, yani özgür birey ve grupların gönüllü etkileşim ve iletişiminden doğacak canlı bir sivil hayat alanı... Özerk bir sivil toplumun var olması ise demokratik siyasal sürecin üzerinde işleyeceği zorunlu zemini oluşturur.
Demokrasinin zemini sivil özgürlükler, dolayısıyla özerk sivil toplum ise, işleyiş ilkesi de siyasî özgürlüklerdir. Bunun pratik anlamı şudur: Siyasî özgürlüklerin hukukî ve kurumsal güvencelerden yoksun olduğu yerlerde demokrasi ne kurulabilir, ne de -eğer bir şekilde kurulmuşsa- yaşatılabilir. Bu arada, sivil ve siyasal özgürlüklerin garanti altında olmadığı bir sistemde ne genel olarak adalet sağlanabilir ne de yargısal adalet gerçekleşebilir.
Tahmin........

© Diyalog Gazetesi