Ağaç tanrısı Dionysos korsanlar tarafından kaçırılınca çok öfkelenmiş.
Gemilerinin tahtalarını hayata döndüreyim de dünyanın kaç bucak olduğunu görsünler, demiş.
Direkten dallar çıkarmış. Dallar yaprak ve meyve vermeye başlamış. Halatları sarmaşıklar sarmış.
Dehşete kapılan korsanlar yeşermeye başlayan tahtaların üzerinden zıplayarak kendilerini denize atmışlar.
Milattan Önce Yedinci Yüzyıl’a kadar antik Yunan’da tapınaklar ahşaptan yapılıyormuş.
Daha sonra, muhtemelen Mısır’ın etkisiyle, mermer ve taş kullanmaya başlanıldığında, sütunlar oluklu ağaç gövdesine benzetilmiş.
Bazı bilim adamları bu sütunları idealize edilmiş ağaçlara, tapınakları ise taşa dönüşmüş orman açıklıklarına benzetiyorlar.
Bunlara göre Eski Yunan mimarisinde az kemer kullanılmasının nedeni, tahta konseptinden uzaklaşmak istenilmemesi idi.
O uygarlıkta ormanların güzel, kuytu yerleri tapınak muamelesi görürdü.
Ama ağaçların da varlıktaki her şey gibi bir ruha sahip olduğu inancı ne onların ne de diğer Akdeniz insanlarının ormanları silip süpürmesine engel olabildi.
Odun yaygın olarak işlenen bir hammaddeydi, yakacak olarak faydalanılması dışında konutlarda ve gemi ve........