Suç ve suçlu cenneti olduk!

Yıllar, yıllar öncesini hatırlıyorum da, basit hırsızlık ( bilhassa davar hırsızlıkları) vakalarının dışında, gasp, soygun gibi olaylara, cinayete vardırılan cürümlere nadiren rastlanırdı.
Cuma namazına giden dükkan sahibi açık bıraktığı dükkan kapısının içine çaprazlama bir sandalye koyar, bu “ben dükkanda değilim” olarak bilinir kimselerde o dükkana girmeye tevessül etmezdi.
Çarşıya, pazara inen vatandaş arabasını pek kilitlemezdi, böyle bir alışkanlık yoktu.
Hatırlıyorum da 1974 öncesi Türkiye den bizi ziyarete gelen akrabalar bu ortamları görür hayretler içinde kalırlardı.
Evin kapısı açık bile olsa kimseler dönüp bakmazdı!
Köprülerin altından çok sular aktı. Bilhassa 3cü dünya ülkelerinden tahsil amaçlı ülkemize gelenlerin sayısı arttıkça cürüm oranları yükseldikçe yükseldi. Uyuşturucu ticareti ortaokul öğrencilerine kadar........

© Diyalog Gazetesi