Yabancı düşmanlığı kime yarar?

Geçtiğimiz günlerde İstanbul metrosunda yaşanan olay, vicdan sahibi herkesi derinden yaraladı. Toka satan Suriyeli yedi-sekiz yaşlarındaki bir kız çocuğunu, 41 yaşında olduğu belirtilen bir faşistin tokatladığı o görüntüler, günlerdir sosyal medyada dolaşıyor. “Canım acıyor.” diye haykıran küçük çocuğun, çaresizce sindiği köşede gözyaşlarıyla yardım beklediği o anlar, insan olan herkesi sarsmıştır. Şiddet belli bir doza ulaşana kadar hiç kimsenin müdahale etmediği bu çirkin olay karşısında, durup bazı şeyleri yeniden düşünmemiz gerekiyor.

İçişleri Bakanı’mızın açıklamasına göre, söz konusu saldırgan gözaltına alındı ve mahkeme tarafından “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” gerekçesiyle tutuklandı. Olay, sosyal medyaya yansımasaydı ve büyük bir infial oluşmasaydı “basit yaralama” suçlamasından öteye gidilemeyecek ve bu insan demeye dilimin varmadığı saldırgan tutuklanmayacaktı. Bu tür saldırılara karşı caydırıcı bir çözüm bulunmalı.

Mesele Suriyeli, Afganistanlı, Somalili, Sudanlı, Nijeryalı meselesi değildir. Mesele, insan olmak ya da olamamak meselesidir. Bir insan, ülkesinde yabancı uyruklu kimseleri istemiyor olabilir. Buna kimsenin bir şey dediği yok. Lakin bu düşüncesini şiddete dönüştürdüğü an, mesele tamamen farklı bir boyut kazanır ve telafisi zor durumlara yol açar. Çünkü hangi milletten olursa olsun, insanın yaşam hakkı hem dinen hem de hukuken koruma altına alınmıştır.

Şu durumda, bahse konu olaydaki saldırganın, yukarıda bahsettiğimiz “telafisi zor durumlar” ortaya çıkarmak için motive olduğu anlaşılıyor. Çünkü hiçbir aklı başında insan, yedi-sekiz yaşındaki bir kız çocuğuna, sırf Suriyeli olduğu için........

© Diriliş Postası