Bugün dünyanın dört bir yanında milyonlarca insan Gazze’de ve Lübnan’da yaşanan katliamları protesto etmek için meydanlarda toplanıyor. Yaşananlar karşısında susmayan bu insanlar gelecek asırların ümidini diri tutmaya çalışıyor. Çünkü soykırım karşısında susan herkes torunlarına bunu izah edemeyecek.
Güç geçicidir. Hitler de zamanının rakipsiz bir figürü olarak herkesi korkutuyor, gerektiğinde bir işaretiyle ülkeleri haritadan siliyordu. Ama zaman geçince gücün değil, hakikatin ortaya çıktığı gibi, bugün o bir katil ve soykırımcı olarak anılıyor.
Siyonist İsrail’in başındaki katil de gün gelecek bir soykırımcı olarak anılacak. Bugün ABD’nin, İngiltere’nin, Almanya’nın başında bulunup İsrail’i destekleyenler, mazlum Yemen halkını bombalayanlar birer yüz karası olarak tarihe yazılacaklar.
İşin bir de bu tarafı var. İşgale uğramış, katledilmiş, evleri yıkılmış, tarlaları yakılmış, sürgün edilmiş mazlum Filistinlilere sahip çıkmayan sözde Müslüman devletlerin başındaki monarklar da birer yüz karası olarak anılacak. Hatta bu monarklar, diğer Batılı ülkelerin başındaki siyasetçilerden daha derin bir nefretle anılacak.
Erdoğan’ın başında bulunduğu Türkiye ise tüm gücüyle katliamlara karşı durmasıyla bilinecek ve anılacak. Tek başına Türkiye âdeta bir barış adası misali mazlumlara kucak açan Osmanlı mirasıyla tarih kitaplarındaki yerini alacak.
Hiçbir zulüm kalıcı değildir. Bu Allah’ın vaadidir. Bu zor zamanlarda sabrede; kanıyla, canıyla, malıyla mücadeleye katılan herkes ebedi divanda Allah’ın takdir ettiği kullar arasında sayılacak. Çünkü “iyiliği........