Herkes Farklı Ölür

Klasik eserlerin klişeliğinden uzak, denenmiş işlerin bayağılığına inat, “sevdiğim dizi oyuncusunu görmüş olurum” hayal kırıklığından arınmış, üç saf yeteneğin pırıltısı… İşte o pırıltı, karanlık bir sahneyi aydınlatmaya yetiyor.

Geçtiğimiz günlerde bir oyuna gittim. Tiyatronun en güzel yanı, bir apartmanın teras katına bile bir evren sığdırabilmesidir. “Herkes Farklı Ölür” oyunu tam olarak bunu yapmış.

Şehrin gürültüsüne metrelerce yukarıdan bakan bir sahnede, iki kadın karakterin hikâyesi anlatılıyor. Biri intiharın eşiğinde, diğeri onu kurtarmanın derdinde. Bir yanda sistemin ve toplumun görünmez baskısı, diğer yanda insanın iç sesiyle girdiği mücadele… Her ölümün ardından gelen yeniden doğuş döngüsü, kara mizahın keskin dili ve fantastik........

© Diriliş Postası