Allah’a iman… Ama hangi Allah’a?

Geçtiğimiz günlerde Malatya’da bir arkadaşımla oturduk, çaylarımızı içerken “İnsan nedir?” sorusuna cevap arıyorduk. Eserlerden edindiğim bilgiler ışığında, arkadaşımın sorusuna şöyle cevap verdim: “İnsan, kâinat ağacının en son ve en cemiyetli meyvesidir. Ve hakikat-i Muhammedi cihetiyle de kâinatın çekirdeği aslisi. Yani her şey, bu hakikatten yaratılmıştır: Cennet, cehennem, nebatat, hayvanat, insan… Hepsi Nur-u Muhammedi’den!

Ama arkadaşım, bu cevabı verdiğimde durakladı ve dedi ki: “İyi de bazıları bunu kabul etmiyor!” Hatta inkâr edenler olduğunu belirterek bu durumu serzenişle anlattı. Ben de dedim ki: “Hakikat-i Muhammedi, hakikat-i vahiydir. Risalet hakikatidir.” Hakikat-i Muhammedi, sadece Kur’an’ı değil, Tevrat, İncil, Zebur ve diğer tüm semavi suhufları netice vermiştir. Allah, cinleri ve insanları sadece kendisine ibadet etsinler diye yarattığını söylerken (Ve mel halaktul cinne vel inse illa liyabudun) bu ibadetin esası, usulü de işte bu hakikattir.

Şimdi gelelim........

© Diriliş Postası