Suriye’de provokasyon çabaları
Tarih boyunca dinin başat rolü hiç değişmemiştir.
Din ve siyaset, tarih boyunca çok farklı ilişkiler geliştiren iki temel iktidarı temsil eder.
Bazen devlet dine bazen de din devlete tabi olmuştur.
Alexis de Tocqueville’in, “Her dinin yanında ona hısım, ona bitişik siyasal bir görüş bulunur.” sözü bunu en iyi şekilde tanımlamaktadır.
Din, toplumlar üzerinde çok önemli bir etkiye sahip olduğu için iktidarlar tarafından mutlaka baş köşeye oturtulmuştur.
Din, toplumlarını belirli bir hedefe odaklamada âdeta bir duygu harcı görevi ifa ettiği için kitlesel hareketlerin de ana dinamosu konumundadır.
“En fazla sahtesi üretilen, istismar edilen şey en fazla değer gören şeydir.” ilkesi üzerinden bakınca da yine en fazla gadre uğrayan dinler olmuştur.
Sapkın mezhepler, uydurma dinler de yine dinler ve mezhepler tarihinin en fazla can yakan konularına tekabül eder.
Din ve siyaset ilişkisi en kanlı ilişkiler tarihinin de tarihidir.
İktidarı elde edinceye kadar dinin kurduğu asabiyeden yararlanan beşerî irade, rahatladıkça ya da güçlendikçe onu tasfiye etmenin yollarını da aramıştır.
Fakat şu hakikat hiç değişmemiştir; yolu evrensel mesajlı bir dinle birleşmeyen hiçbir devlet, belirli bir ölçeğin ötesine geçememiş, inançsız orduları savaştıramamıştır.
Mezopotamya, taa pagan dönemlerden bugüne kadar din ve mezhep........
© Diriliş Postası
visit website