Sahada kazanmak

En başından ifade edeyim, bu bir futbol yazısı değildir.

Zira hiç anlamadığım bir konuda fikir beyan etmek gibi bir cehalet de sergilemem.

Bu yazının futbol ile ilgili kısmı, sadece beni sahada ya da meydanda kazanma ile fikirde/mefkurede kazanma arasındaki bağ üzerinde düşünmeye yönlendirmesidir.

Bir insan ömrü elbette uzun tarihsel akışa ya da döngülere, kısa zamanda gerçekleşen mevsim değişimlerine hâkim olduğu gibi hâkim olamaz.

Dolayısıyla büyük devletlerin yüzlerce yıl süren yükseliş ya da çöküşleri de bir insan ömrüne sığmadığı için çok kolayca anlaşılamazlar.

Adrian Bordan, “Zaman Felsefesinin Kısa Tarihi”inde olayların kronolojide nasıl konumlandığını çok derin ve felsefi bir dille ortaya koyar.

İşte tam da bu noktada çok kısa süre içerisinde gerçekleşen Avrupa Futbol Şampiyonası’ndaki Millî Takım performansının iniş çıkışı, çok başka bir açıdan ve çok küçük de olsa bir simülasyon şansı veriyor bana göre.

Sahada kazanmak, aslında düşüncede kazanmak demek ya da tam tersi.

Çünkü takım sahada yenildiğinde yapılan ilk şey, sahada oynanan futbol anlayışını sorgulamak oldu hocanın futbol anlayışı........

© Diriliş Postası