Bir sosyal medya gerçeği: Kitleden sürüye

Sosyal medyanın neleri hayatımızdan alıp götürdüğünü, götüreceğini çok daha derin bir sorgulamayla araştırmak ve düşünmek zorundayız.

Kışkırtılmış bir özgürlük vaadiyle nerelere ya da kimlere bağımlı olduğunu bilmeyen sosyal medya kullanıcıları, bütün bağımlılıklarından habersiz olarak “özgür” insan rolü oynamaya devam ediyorlar.

Byung-Chul Han sosyal medya kullanıcılarını, içinde kayboldukları hedefsiz, lidersiz bir “sürü” hâliyle tasvir eder; “sürünün içinde” vurgusuyla.

McLuhan da 1964’te TV için şu sözleri söylemişti: “Karşısında kör, sağır, dilsiz ve ele geçirilmiş hâldeyiz.”

Peki, ya şimdi?

Sosyal medya karşısındaki çaresizliğimizi nasıl tarif edeceğiz?

Zira TV’nin, karşısında çok masum kaldığı yepyeni bir uyuşma hâliyle karşı karşıyayız.

Üstelik sosyal medyada saygı ve onun belirlediği mesafeler de yok.

Saygı (respect), geriye dönüp bakmak anlamıyla değerlendirildiğinde kelimenin kökünde koruma, kollama, gözetme gibi anlamlara da tekabül ediyormuş.

Fakat sosyal medyada diğerinin şahsiyetine ve alanına mesafesiz bir bakış oluştuğu için bütün bariyerler aşılıyor ve bir gürültü, skandal toplumu ortaya çıkıyor.

Sürekli skandal üreten bu mecra, günümüzün “en büyük kriz kaynağı” olarak ortaya çıkıyor.

Faydalarından çok skandallarıyla ve darmadağın ettikleriyle hayatımızda genişleyerek mevzi kazanıyor üstelik.

Bir anda alevlenen ve kısa zamanda sönen bu saygıdan yoksun........

© Diriliş Postası