ABD yeni bir üçüncü dünya ülkesi mi?

Trump’a karşı gerçekleştirilen suikast girişimi, öncesinde yaşananlarla birlikte düşünüldüğünde “süper güç” olarak tanımlanan ABD’nin de artık siyasi istikrarsızlık örnekleriyle anılmaya başlandığını gösteriyor.

Siyasi davalarla önü kesilmeye çalışılan bir eski başkan ve yeni başkan adayına -ki 34 ayrı suçtan mahkûm edildi- karşı sergilenen tavır, “demokrasinin beşiği, özgürlükler ülkesi” olarak kendisini takdim eden ABD tarihine bir hukuk garabeti olarak geçti.

Elbette Trump, tavırları ve siyasi hamleleriyle çok farklı ve daha önce hiç örneği görülmemiş bir başkanlık modeli sergiledi.

Yine onun seçimleri kaybetmesinin ardından gerçekleşen Kongre Binası baskını da ABD tarihinde çok derin bir travma olarak kayıtlara geçti.

Trump’ın ABD’ye yakışmadığını düşünen ABD müesses nizamı da onu engellemek için hem başkanlığı döneminde hem de yeniden aday olamaması için sonrasında binbir türlü hile ve desiseye başvurdu.

Öyle anlaşılıyor ki yaptıkları her şeye rağmen adaylığına engel olamadıkları Trump’ı, bir oldubittiyle tamamen yok etmek istiyorlar.

Miting alanındaki tek çatının korumaya alınmamış olması ve görgü tanıklarının “Biz gizli servis elemanlarını iki-üç dakika önce uyardık” şeklindeki ifadeleri, çok büyük bir zafiyet dışında, bir derin teşebbüsü de işaret ediyor; “Trump’ı acaba Gizli Servis mi yok etmek istiyor?” sorusuna muhatap........

© Diriliş Postası