Soner Yalçın’da hiç mi utanma yok?! |
İmamoğlu Suç Örgütü’nün en önemli medya propaganda merkezlerinden biri olmakla suçlanan Oda Tv’de bir yazı okudum dün. Ahmed Arif ile ilgili yıllar evvel Soner Yalçın tarafından atılan palavraları derleyip toplayıp köşe yazısı yazmışlar.. Bugün ben burada ‘palavra’ demeyeyim diye de, ‘hakkında böyle böyle yalanlar uydurmuşlardı’ diyerek minareye kılıf hazırlamışlar.. Neyse detayına girmeyeceğim. Soner Yalçın’ın kitabından kim alıntı yapıp da yazı yazmış diye baktım. Bildiğin mahlas.. İki tane Soner Yalçın kitabı okuyan herkesin anlayabileceği bir tarz ve üslupla yazılmış tipik bir Soner Yalçın kalemi.. Anladım da, sen ne diye türlü türlü isimler uyduruyorsun ki?…. Yazsana delikanlı gibi kendi adınla… Yoksa delikanlılık bitti mi?…
*
Türkiye, tarihin en büyük yolsuzluk ve suç örgütü dosyalarından birini tartışıyor. İBB/İmamoğlu iddianamesi ortada. İçinde yüzlerce sanık, tonla şirket, siyasetçi, bürokrat var. Bir de “medya ve sosyal medya ayağı” bölümü… Soner Yalçın ısrarla medyada konuyla hiç alakası olmayan ara ara YouTube yayını yapan ya da twit atan isimlerin tartışılmasını sağladı. Oysa İBB Medya operasyonunun ana üssü herkesçe malum ki ODATV’ydi… Burası vaktiyle zaten HALK TV’ye çökmek için kurulmuştu.. Soner Yalçın bizzat CHP İletişim Koordinatörü Baki Özilhan’a mektup yazarak bunu doğruluyordu.. Soner Yalçın mektubunda bilin bakalım hangi isimlerin kendisiyle birlikte hareket ettiğini açıklamıştı?…. Sayalım; Murat Ongun, Ahu Özyurt, Hakan Aygün, Murat ide, Özlem Gürses, Serdar Akinan, Ruhat Mengi, Mehmet Tezkan, Mustafa Mutlu, Nilgün Cerrahoğlu, Oray Eğin, Sedat Ergin, Nihat Genç, Emin Çölaşan, Mine Kırıkkanat, Şükran Soner, Yazgülü Aydoğan, Çiğdem Toker, Özlem Çelik, Orhan Bursalı, Nuray Mert, Pınar Türenç ….. Anlayacağınız bugünkü İmamoğlu medya yapılanmasının temelleri zaten Soner Yalçın merkezli olarak atılmıştı… Savcılık şimdi bu denklemi çözdü… Ve hakkında;
* “Suç örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme”(TCK 220/7),
* “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” (TCK 217/A). Suçlarından dava açtı…
Yani devlet diyor ki:
“Sen sadece yazı yazmadın, belli bir suç organizasyonunun medya ayağında, bilerek bir rol üstlendin; yazdıklarınla da kamuyu yanıltarak bu yapıya zemin hazırladın.”
Şimdi burada sormak zorundayız:
Hakkında bu kadar ağır iddia varken, neyin üzerine oturup ‘ahlak dersi’ veriyorsun?
Ne yüzle hâlâ kürsü sahibi gibi davranıyorsun?
**
Soner Yalçın, iddianamedeki suçlamaları köşesinde kendisi de yazdı; “şüpheli gazeteciler arasındayım” diyerek suçu özetledi:
“Örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme” ve “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma.”
Sonra da klasik savunma geldi:
– “Gazetecinin yazı yazması örgüte yardım olamaz.”
– “Beğenmediğiniz yazıyı suç kapsamına sokamazsınız.”
Tamam, bunu hukuk tartışır. Son sözü mahkeme söyleyecek.
Ama başka bir şey var:
Yıllarca herkese “derin devlet”, “karanlık odak”, “kirli ilişkiler” dersi veren, ekran ekran ahlak ve şeffaflık anlatan biri, bugün devletin resmî iddianamesinde “çıkar amaçlı suç örgütüne yardım” başlığı altında anılıyor.
Bu, sadece hukuki bir tartışma değil; ahlaki bir problem.
Anlayacağınız ODA TV’de Soner Yalçın yazılarını okuyup da, altında Cemile, Rukiye falan gibi sahte imzalar görünce anlıyoruz ki, kendisi de farkında insan içine çıkamayacağının..
**
Bugün Soner Yalçın ve benzeri isimler için “gazetecilik” çoğu zaman bir meslekten çok kalkan gibi kullanılıyor.
Ne zaman ağır bir dosyada adları geçse:
– “Gazetecilik yargılanıyor!”
– “Kalemimize dokunamazsınız!”
Hayır.
Hiç kimse “gazetecilik yapamazsın” demiyor.
Devlet şunu soruyor:
“Sen, belli bir siyasi-iktisadi yapının parçası olan, çıkar amaçlı suç örgütü iddiası altındaki bir merkezle organik / koordineli biçimde hareket edip, onların çıkarı için bilerek mi pozisyon aldın, almadın mı?”
Bu soruya verilecek net cevap yoksa, kalemin arkasına........