Bataklık nerede başlıyor? |
UYUŞTURUCUYLA MÜCADELEDE GERÇEKLE YÜZLEŞME ZAMANI
Uyuşturucu operasyonları gündeme geldiğinde neredeyse ezberlenmiş bir cümle dolaşıma sokuluyor:
“Bırakın kullanıcıları, baronlara bakın. Bataklığı kurutun.”
Kulağa hoş geliyor. Büyük laflar, sert sloganlar, alkış toplayan cümleler…
Ama açık konuşalım: Bu söylem, gerçeğin yalnızca yarısını anlatıyor.
Uyuşturucu arzı ile uyuşturucu talebi birbirini besleyen iki temel unsurdur. Baron dediğiniz yapılar, soyut bir kötülük merkezi değildir. Onları ayakta tutan şey müşteridir. Müşteri yoksa pazar çöker. Talep yoksa arz da biter. Bu kadar basit, bu kadar net.
Son günlerde ünlülere yönelik yürütülen uyuşturucu operasyonları üzerinden koparılan fırtına tam da bu noktada samimiyet testinden geçiyor. Dün üç kişi gözaltına alındı, bugün beş kişi… Kimileri hemen itiraz ediyor:
“Birkaç isimle mi uğraşılır, asıl baronlara gidin.”
Oysa bu gözaltılar, buzdağının görünen yüzü. Bunu bilmeyen yok.
İddia ederek söylüyorum: Bugün sanat dünyasında, popüler kültürün merkezinde uyuşturucu madde kullanımının yaygınlığı ürkütücü boyutlarda. Bu mesele birkaç “istisna” ile açıklanamayacak kadar derin. Dün konuşulmayan, halının altına süpürülen, “sanatçı özgürlüğü” kisvesiyle normalleştirilen bir tabloyla karşı karşıyayız.
Hafızamızı tazeleyelim. Yaklaşık 13 yıl önce ünlülere dönük çok büyük bir uyuşturucu operasyonu yapılmıştı. O dönem özel yetkili mahkemeler vardı, bugün geriye dönüp baktığımızda hukuk dışı uygulamaların, FETÖ’nün yargı içindeki karanlık etkilerinin bu dosyalara nasıl gölge düşürdüğünü de biliyoruz. Evet, o gün bire beş koyuldu. Üç kişi varsa yanına otuz kişi eklendi. Bu ayrı bir mesele.
Ama şu da bir gerçek: O operasyonlarda adı geçen pek çok ismin bugün bambaşka bir hayat yaşadığını, tövbe ettiğini, uzaklaştığını da herkes biliyor. O günkü tabloyu bugünkü sanat dünyasının genel fotoğrafından çıkardığınızda bile karşınıza ürkütücü bir oran kalıyor. Sorun münferit değil, yapısal.
Bu yüzden bugün yürütülen soruşturmalar için “şov” diyenlere katılmıyorum. Aksine, bu operasyonları yürüten, dosyaların üzerine kararlılıkla giden savcıları açıkça alkışlıyorum. Çünkü bu ülkede uyuşturucuyla mücadele, sadece sınırda yakalanan tonlarca maddeyle olmaz. Asıl mücadele, talebi görünür kılmakla olur.
Kamuoyunun çok iyi tanıdığı isimlere kadar uzanan soruşturmalar rahatsız ediyorsa, sorun soruşturmada değil, aynaya bakmak istemeyenlerdedir. Kimsenin adı peşinen suç isnadıyla anılmamalı, elbette masumiyet karinesi esastır. Ama soruşturulamaz, dokunulamaz, “burası kutsal alan” denilebilecek tek bir zümre de yoktur.
Temizlik........