“Kanla yazılanlar yaşar” diyor Niectzche. Meriç bunu izah ediyor; “çocuk kanla doğar, milletlerin beşiği kan” ... 300 yıl kanını döküyorsun. Yürümeye başlayan her Çerkes, her Abhaz, her Çeçen, her Dağıstanlı erkek, soluğu savaş meydanında alıyor.
300 yıl istilacı kuvvetlere karşı yurdunu müdafaa etmek için nice nesilleri feda ediyor, sonunda azala azala kalan kuvvetlerinle sürgün ediliyorsun.
Dış politika, stratejik konum, tarihsel akış bilmeyen gelişmemiş grupların algısının çok üstünde olaylar bunlar.
Karşımızda fikir tartışması yapmanın mümkün olmadığı, ne dediğini kendi de bilmeyen bir grup var. Türklüğü temsil ettiklerini iddia ediyorlar. Misafirine canı gibi değer veren, kadına, çocuğa kıymet veren, şerefli bir hayatı her şeyden üstün tutan Türk örf adetini, sosyal medyada fotoğraf paylaşan genç kızlara küfür ederek temsil etmek?!.
Avrupa’nın her adetini, alışkanlığını benimserken zerre tereddüt etmeyip, söz konusu bin yıldır beraber yaşadıkları olduğunda gulyabani görmüş gibi çığlıklar atmak...
Aslında toplumsal bir çürümenin işaretleri bunlar. Ve en çok Türk’ün kendisini ilgilendiriyor bu çürüme.
Bütün dünyayı kuşatmış barbar bir ırkçılık salgınının histeri krizine dönmüş ataklarının berbad edeceği tek şey, bizim psikolojimiz değil.
Söz erbaplarının ve koltuk sahiplerinin bu salgınla mücadele etmesi şart. Bu zorbalığın da kanun karşısında bir yaptırımı olmalı. Olmalı ki insanlar, bir düzen içerisinde yaşayabilsinler.
Konu Çerkeslere yönelik bu ırkçı şiddet olduğu için önerimi tekrar etmek istiyorum; eğer bizi geri gönderebilme arzusu duyanlar, bu arzularında samimiyse, Rusya’nın geri dönüşü kabul etmesi gerekiyor.
Biz bunun için uğraşıyoruz ama siz de mücadele ederseniz belki bir sonuç almak mümkün olur. Eğer yaptığınız, günlük hayatınızda yüzleşemediğiniz sorunların........