DAEŞ/IŞİD teröristleri Avrupa ve Türkiye’de saldırı hazırlığında mı? |
“Nereden biliyorsun?” diyebilirsiniz. Müneccim değilim. Enforme edildiğim bir kurum da yok. O hâlde “nasıl bilebilirim?” sorusunun cevabı, yetkili güvenlik birimlerinin kamuoyuna yaptıkları açıklamalardır.
Konu şu: Yeni yıl yaklaşırken Ankara İl Jandarma Komutanlığı, olası bir IŞİD terör saldırısına karşı personelini ve ilgili birimleri teyakkuz durumuna geçirdi. 19 Aralık tarihli yazıda Ankara ve İstanbul öne çıkarıldı.
Ankara İl Jandarma Komutanlığı’nın 19 Aralık tarihli iç yazısında, IŞİD’in özellikle yılbaşı dönemini fırsat bilerek sansasyonel nitelikte eylem arayışında olduğu ve kalabalık alanları hedef alabileceği vurgulandı.
Yazıda, personelin başta halk pazarları ve alışveriş merkezleri olmak üzere yoğunluğun arttığı bölgelerde kontrolleri sıklaştırması ve güvenlik önlemlerini üst seviyeye çıkarması istendi. Ayrıca örgütün silahlı saldırı, intihar eylemi, bombalı araç ve dron kullanımı gibi farklı yöntemlere yönelebileceğine dikkat çekildi.
Bu işin şakası yok. Hele hele bu tür uyarıların, vatandaşın yılbaşı kutlamasını engellemeye yönelik olduğunu iddia edenlere asla itibar edilmemesi gerekir. Çünkü Türkiye, El Kaide ve onun uzantısı DEAŞ için en başından beri hedef ülkelerden biri olmuştur. Yüzlerce vatandaşımız DEAŞ saldırıları sonucu hayatını kaybederken, çok sayıda vatandaşımız da yaralanmıştır.
Buna karşın, alınan etkin terörle mücadele tedbirleri sayesinde son yıllarda bu terör örgütünün ülkemizde büyük çaplı eylemler gerçekleştirmesi engellenmiştir. Nitekim yürütülen kesintisiz operasyonlarla örgütün yeniden güç kazanmasına izin verilmemekte; eleman devşirme, propaganda ve finansman faaliyetleri daha oluşmadan bertaraf edilmektedir. Türkiye, DEAŞ terör örgütüyle sahada göğüs göğüse mücadele eden tek NATO üyesidir.
Türkiye’nin hem bölgesinde hem de uluslararası sistemde yükselen bir aktör hâline gelmesi; savunma sanayisinde elde ettiği kabiliyetler, enerji hatları üzerindeki stratejik konumu ve çevresindeki kriz havzalarında sahaya inen bir güvenlik mimarisi kurması, güvenlik ekolojisini doğrudan etkileyen yeni bir denge ortaya çıkarmıştır.
Balkanlar’dan Kafkasya’ya, Orta Doğu’dan Afrika’ya uzanan bu geniş coğrafyada Türkiye’nin artan etkinliği, enerji arz güvenliği, deniz yetki alanları ve kritik ulaşım koridorları bakımından mevcut statükoyu zorlayan bir nitelik taşımaktadır. Bu durum, emperyal karakterli bazı ülkelerde ciddi bir rahatsızlık yaratmaktadır.
Bu bağlamda, küresel güç mücadelesinin vekil terör örgütleri üzerinden yürütülmesi tesadüf değildir. Türkiye’nin özellikle Suriye, Gazze, Libya, Sudan ve Somali’deki siyasi, askerî ve insani varlığı; enerji kaynaklarının kontrolü, enerji nakil hatlarının güvenliği ve deniz ticaret yollarının denetlenmesi açısından kritik alanlara temas etmektedir. Bu nedenle, Türkiye’nin söz konusu bölgelerdeki varlığını zayıflatmaya yönelik örtülü ve açık iş birliklerinin devreye sokulduğu açıkça görülmektedir.
Ortaya çıkan tablo, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehditlerin yalnızca terörle sınırlı olmadığını; güvenlik ekolojisi ile enerji jeopolitiğinin iç içe geçtiği, devletler arası rekabetin sahaya yansıdığı bir baskı ve çevreleme stratejisinin işletildiğini göstermektedir.
Avrupa’da 2004 yılından bu yana farklı ülkelerde düzenlenen terör saldırılarında yüzlerce kişi hayatını kaybetti. Bu saldırılar arasında en kanlı olanı, İspanya’nın başkenti Madrid’de gerçekleştirildi. Üç ayrı trene yerleştirilen bombaların patlatılması sonucu 191 kişi yaşamını yitirdi, binlerce kişi yaralandı.
7 Temmuz 2005: İngiltere’nin başkenti Londra’da, dört terörist çantalarında taşıdıkları patlayıcılarla yoğun ulaşım noktalarında intihar saldırıları düzenledi. Saldırılarda 56 kişi öldü, yaklaşık 700 kişi yaralandı.
22 Temmuz 2011: Norveç’in başkenti Oslo’da, aşırı sağcı Anders Behring Breivik, önce bombalı saldırı gerçekleştirdi. Saldırıdan iki saat sonra polis üniforması giyerek Utoya Adası’nda gençleri hedef aldı. İki ayrı eylemde 77 kişi hayatını kaybetti, 200’den fazla kişi yaralandı.
7 Ocak 2015: Fransa’nın başkenti Paris’te, mizah dergisi Charlie Hebdo’nun ofisine düzenlenen silahlı saldırıda, biri polis olmak üzere 12 kişi öldü, 11 kişi yaralandı.
9 Ocak 2015: Charlie Hebdo saldırganlarıyla bağlantılı Amedy Coulibaly, Paris’te bir polisi öldürdükten sonra Vincennes bölgesindeki Yahudi marketinde müşterileri rehin aldı. Olayda 4 kişi hayatını kaybetti. Saldırgan, polis operasyonunda öldürüldü.
13 Kasım 2015: Paris’te konser salonları, kafeler ve stadyum çevresini hedef alan eş zamanlı silahlı ve bombalı saldırılarda 130 kişi öldü, 368 kişi yaralandı. Saldırılar terör örgütü DEAŞ tarafından üstlenildi.
19 Aralık 2016: Almanya’nın başkenti Berlin’de, bir TIR, Noel pazarına girerek kalabalığın arasına daldı. Saldırıda 12 kişi hayatını kaybetti, 56 kişi yaralandı. DEAŞ’ın üstlendiği saldırının faili, daha sonra İtalya’da öldürüldü.
11 Aralık 2018 – Strasbourg, Fransa: Noel pazarı hedef alındı. 5 kişi öldü, çok sayıda kişi yaralandı.
2 Kasım 2020 – Viyana, Avusturya: Şehir merkezinde düzenlenen silahlı saldırıda 4 kişi hayatını kaybetti, saldırgan polis tarafından öldürüldü. Saldırı DEAŞ bağlantılı olarak kayda geçti.
16 Ekim 2023 – Brüksel, Belçika: İsveçli futbol taraftarlarını hedef alan silahlı saldırıda 2 kişi öldü. Saldırganın DEAŞ sempatizanı olduğu açıklandı.
Bu terör olayları, Avrupa’nın uzun süredir terör tehdidiyle iç içe yaşadığını, saldırıların yalnızca belirli dönemlere ya da ülkelere özgü olmadığını ve özellikle kalabalık alanlar, toplu taşıma noktaları ve sembolik mekânların sistematik biçimde hedef alındığını açıkça göstermektedir.
DEAŞ terör örgütünün Avrupa’da neden eylem yaptığı meselesi yalnızca........