22-25 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen ve organizasyonun şu ana kadarki en büyük buluşması olarak şimdiden tarihe geçen BRICS ülkeleri liderleri zirvesi, Tataristan’ın başkenti Kazan'daki çalışmalarını birkaç gün önce tamamladı. Zirvede çok sayıda ikili müzakere ve diğer etkinliklerin yanı sıra, örgüte katılmak isteyen geniş bir ülkeler havuzu da dâhil olmak üzere 33 ülkenin lideri ve temsilci heyeti iştirak sağladı.
BRICS katılımcı ülkeleri ve ortaklarının liderleri, birkaç gün boyunca uluslararası politika, küresel ekonomi ve uluslararası finansla ilgili önemli konuları tartışıp ele aldılar.
Zirvede, örgütün daimi üyelerinin yanı sıra, BRICS 'a katılmak isteyen veya bu büyüyen organizasyonla yakın ortaklık kurmak isteyen 20'den fazla ülkenin liderlerinin aktif rol aldığı gözlemlendi.
Ülke başkanlarının gerçekleştirdiği sayısız müzakere, tartışma ve istişarelerinin ana konuları, beklendiği gibi, son yıllarda dünyanın jeopolitik ve ekonomik mimarisinde meydana gelen tektonik değişimlerdi. Kuşkusuz, hem hâlihazırda BRICS platformunda bir araya gelen devletler hem de onun katılımcısı olmak isteyen ülkeler; yalnızca küresel siyasi ve ekonomik krizin etkileriyle mücadele etmekle kalmayıp, ama aynı zamanda yeni işbirliği ve kalkınma mekanizmaları inşa etmekle de ilgileniyorlar fazlasıyla. Bu bağlamda Kazan'daki zirve, yeni uluslararası ortaklık mekanizmalarının ve karşılıklı yarar sağlayan işbirliği modellerinin geliştirilmesinde büyük bir adım olarak değerlendirilebilir.
Kazan'daki BRICS zirvesinde en çok tartışılan konulardan birisi, blok içindeki ülkelerin SWIFT ve diğer Batılı finansal, ticari ve ekonomik platformlara bağımlılıklarını ortadan kaldıracak alternatif bir uluslararası finansal sistemin geliştirilmesi ve uygulanmasıydı.
ABD ve Avrupa Birliği'nin egemenliklerini ve ulusal çıkarlarını savunan devletlere karşı aktif olarak uyguladığı jeopolitik ve ekonomik yaptırımlar bağlamında, bağımsız bir finansal altyapının oluşturulması birçok ülke için hayati bir adım haline geldi.
Türkiye'nin küresel bankacılık ile tüm ekonomik platform ve mekanizmalarda Batı hâkimiyetinin bütün olumsuz etkilerini azami şekilde hissettiğini dikkate almak gerekiyor. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Avrupa Birliği’nde (AB) yaşanan akut krizin ülke ekonomisi üzerinde çok acı verici bir etkisi olmasının yanı sıra Batı,........