menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bahçeli’nin İmralı resti sonrasında milliyetçiliğin ve devlet aklının yeni dönemi

17 0
20.11.2025

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, partisinin grup toplantısında kürsüden sarf ettiği, Gerekirse üç arkadaşımı alır İmralı'ya ben giderimsözleri, Türk siyasetindeki yerleşik tüm kodları altüst eden sarsıcı bir şok dalgası oluşturdu. Bu çıkış, dost ve hasım tüm siyasi çevrelerde büyük bir şaşkınlık oluştururken, Ankara kulislerinde süregiden “Terörsüz Türkiye" sürecinin seyrine dair hararetli tartışmaları ateşledi.

Devlet Bahçeli'nin mevcut süreçteki rolü, anlık bir tepkiden ziyade, en başından itibaren bilinçli bir stratejinin parçası olarak şekillenmektedir. Sürecin her aşamasında oynadığı öncü rol, hükümetin en üst kademesi tarafından da teslim edilmektedir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Bahçeli'nin bu rolünü şu sözlerle teyit etmiştir:

Cumhur İttifakı ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli de ilk günden itibaren yaptığı cesur, ufuk açıcı, yol gösterici açıklamalarıyla sürecin bugünlere gelmesine eşsiz katkılar sağlamıştır."

Bahçeli'nin bu pozisyonu, iktidar ortağı tarafından olduğu kadar sürecin diğer tarafındaki aktörler tarafından da dikkatle izlenmektedir. Nitekim, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Bahçeli'nin İmralı çıkışını “son derece önemli ve takdire şayan olarak nitelendirmiş ve bu adımı tarihi bir sorumluluk alma cesareti olarak selamlamıştır. Siyasi yelpazenin iki zıt kutbundan gelen bu takdir, Bahçeli'nin süreçteki kilit ve yönlendirici aktör olarak algılandığının en net göstergesidir. Dolayısıyla Bahçeli, Terörsüz Türkiye hedefini bir devlet politikası olarak sahiplenmiş ve bu yolda siyasi risk almaktan çekinmeyen bir mimar rolü üstlenmiştir.

Bahçeli'nin İmralı çıkışı, Türk siyasetinde devlet adamlığı kavramı etrafındaki tarihi tartışmaları yeniden alevlendirmiştir. Bu hamle, bir yanda devletin bekasını her türlü ideolojik angajmanın üzerinde tutan pragmatik bir devlet aklının tezahürü olarak okunurken, diğer yanda milliyetçi ilkelerin ve sembollerin inkârı olarak sert bir şekilde........

© Dikgazete.com