Olanlar ve olması gerekenler!..

Olanlar ve olması gerekenler’e başlamadan önce şunu söylemeliyim: Seçimi kaybeden başkanların bir kısmı açıklama, bir kısmı basın toplantısıyla, kaybetmeleri hakkında sözlerini söylediler. Seçim yasakları başlayıncaya kadar önde olduklarını haykıranların neredeyse tamamı; ilginçtir, kayıptan kendilerini muaf tutarak, emekli aylıkları ve ekonomi vurgusu yapıp, üstü kapalı genel başkanlarını eleştirdiler!..

Gelelim konumuza…

Geçen hafta seçim sonucu hakkında bir iki neden yazmıştık. Uzatmamaya çalışarak, AK Parti’nin nasıl böyle bir kayıp yaşadığını yazıp, sonuçta bazı isimler de verelim…

Belki sadece bu seçimde geçerli olabilecek kaybın ilk nedenini emekliler olarak belirtelim!

Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Meydanlarda da görülüyordu… Seyyanen 5 bin ve yüzde elli zam verdik fakat muvaffak olamadık” demiş.

Evet, seyyanen 5 bin verdiniz ama yüzde elli, sizin söylediğiniz gibi olmadığı için, buradan da emeklilerin tepkisini çektiniz! En düşük emekli maaşını 10 bin TL yaptınız ve zam oranını da, tıpkı memur emeklileri gibi yüzde 49.25 olarak açıkladınız.

Mesela, düşük maaşları yükseltmeden önce 10 bin 400 ile 600 arasında maaş alan emekliye, sizin söylediğiniz gibi yüzde elli zam verdiniz. Bu kişinin maaşının ortalama 15 bin 250 TL olması gerekirken, ne oldu biliyor musunuz?! 11 bin 400!..

Nerede yüzde elli zam?!

Aldığın ücretin üzerinden değil de, kök maaş üzerinden zam veriliyormuş!..

Emekli de ya sandığa gitmedi ya da kök maaş üzerinden oy kullandı!..

İkinci nedeni ekonomi!.. Alış-veriş ve marketlerin günlük zamlarıyla diğer zamlara girmeyelim!

Kayıpları; buradan başlayarak alttaki satırları, herhangi bir taraf olmadan; yaptığım çalışmalar için ikisi kısa, birisi çok uzun olmak üzere, Türkiye’nin bütün illerine bir kaç defa, ilçelerinde yüzde 60’ına giden/gezen ve görüşmeler yapan biri olarak nedenleri objektif; tepki çekebilecek yalın bir dil ve gözle değerlendireceğim!..

Adayların halkın isteğine göre değil de, il teşkilatları ve genel merkezdeki yekililerin kararlarıyla belirlenmesi!..

Milletvekili adayı olabilmek için il başkanlarının ayakçılığını yapanların, vekil olduktan sonra seçim bölgelerinde insanlara -tepe filan demeyelim-, kendilerince arştan bakmaları!..

Eski milletvekilerinin neredeyse tamamının herhangi bir kurumda görevlendirilmesi, yönetim kurulu üyeliğine getirilmesi!..

Milletin,baş belası” olarak gördüğü mülakat sisteminde, sözlü mülakata müdahale ederek, torpil yapan milletvekillerinin aracılığıyla bürokrat olan kişilerin, “arkamda devlet var” düşüncesiyle insanlara davranış biçimleri!..

Belediye başkanlarının etrafına kendi yakınları ve partilileri yerleştirerek bir duvar örmeleri!..

Ve kibirleri!..

Ve ulaşılmaz olmaları!..

Şunu iddia ediyorum: Cumburbaşkanına ulaşırsınız ama bazı büyükşehir belediye başkanına ulaşamazsınız!

Partiye gönül vermiş gariban insanlar belediyelere gittiğinde; makamında olduğu halde (şahit olmuşluğum vardır) “başkan yok” denilerek, kovarcasına dışarı gönderilmeleri/ çıkarılmaları!..

Yine kendi görüşemeyen partili bir genç, işsiz ve çok sıkıntıda olduğu için babasının il ya da ilçe başkanlığından birisinin yardımıyla aracılar bularak, başkanla görüşme imkanına sahip olduğunda sanki belediye başkanının makamına değil de (haşa), karşısındakine “Allah’ın huzuruna” çıktığı........

© Dikgazete.com