menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Grup seks: Kalabalıkta dağılan temas

17 0
yesterday

Cinsellik, insan psikolojisinin en çıplak aynasıdır. Ancak bu ayna her zaman tek bir yüzü yansıtmaz. Bazen görüntü çoğalır; bedenler üst üste biner, arzular çarpışır, sınırlar buğulanır. Bakılan şey net bir yansıma olmaktan çıkar; ayna kalabalıkla dolu bir odaya dönüşür. Grup seks tam da bu nedenle yalnızca ‘kim, kiminle, nasıl?’ sorularına indirgenemeyecek kadar karmaşık bir olgudur. Bireysel dürtülerle toplumsal yasakların; haz arayışıyla kimlik kırılganlıklarının; özgürlük söylemiyle çözülme korkusunun aynı anda devrede olduğu bir eşik alanında durur.

Son dönemde gündeme gelen skandallar bu pratiği yeniden görünür kıldı. Ancak görünürlük, çoğu zaman derinliği artırmaz; yüzeyi büyütür. Yakından bakıldığında grup seks ne modern dünyanın icadıdır ne de yalnızca güncel tartışmaların ürünüdür. Tarih boyunca farklı biçimlerde var olmuş, her dönemde başka anlamlar yüklenmiş, her çağın ruhuna göre farklı işlevler üstlenmiştir. Bu tarihsel süreklilik onu psikolojik açıdan olağan bir deneyime dönüştürmez. Aksine şu soruyu keskinleştirir: aynı davranış, neden her dönemde başka bir ruhsal ihtiyaca temas eder?

Antik Yunan’daki Dionysos ayinlerinde ya da Roma’daki Bacchanalia ritüellerinde cinsellik, bireysel hazdan çok kolektif bir taşma hâlinin parçasıdır. Orta Çağ karnavalları da benzer sahnelere tanıklık eder. Salgınların, savaşların, siyasal çöküşlerin ya da ahlaki sıkılaşmaların ardından da grup seks sıklıkla başvurulan bir duygu düzenleme aracına dönüşür. Duygular serbest kalır; fakat benlik güçlenmez. Aksine, silikleşir.

Psikoloji açısından belirleyici olan, bir davranışın varlığı değil; o davranışın hangi ruhsal zorlanmalar ve hangi toplumsal iklim içinde anlam kazandığıdır.

İnsan beyni cinselliği yalnızca bedensel bir temas olarak değil, yoğun bir nörokimyasal süreç olarak yaşar. Dopamin, oksitosin ve endorfin; haz, bağlanma ve coşku duygularını aynı anda örer. Ancak bu düzen, kalabalıkla birleştiğinde biçim değiştirir. Sınırlar gevşer, deneyimin merkezi belirsizleşir.

Sosyal psikoloji alanındaki çalışmalar, kalabalığın bireysel inhibisyonu zayıflattığını gösterir. Frontal korteksin denetleyici işlevleri geri çekilir; sorumluluk hissi seyrelir, utanç eşiği düşer. Kişi, tek başınayken taşıdığı sınırların bir kısmını grup içinde askıya alabilir. İçsel fren sistemi geçici olarak devreden çıkar.

Bu nedenle grup seksin biyolojik boyutu yalnızca artan hazla açıklanamaz. Bedenler çoğaldıkça benlik denetimi gevşer; öznenin merkezi bulanıklaşır. Sorulması gereken artık ‘kim kiminle?‘ değildir. Asıl soru şudur: temas eden bedenlerin içinde, hâlâ temas eden bir özne var mıdır?

Grup seks kendi başına bir psikiyatrik tanı değildir; ancak bu durum onu psikolojik olarak sıradan kılmaz. Klinik gözlem, bu tür deneyimlerin çoğu zaman başka ruhsal süreçlerle birlikte ortaya çıktığını gösterir.

Bağlanma........

© Diken