KHK’lilere bayram kutlaması…

Geçtiğimiz aralık ayından itibaren, artık tam değil, çeyrek porsiyon KHK’liyim. Çeyrek, ‘iade edildin ama yargı süreci devam ettiğinden, her an yeniden görevden alınabilirsin’ anlamına geliyor KHK’lilerin dünyasında. Buna mukabil, artık ‘çeyrek’ olduğumdan daha rahat yazabiliyorum.

Hangi KHK’li ile konuşursanız konuşun size, “Bir KHK’linin halinden ancak diğer KHK’li anlar” diyecektir. Öyle bir ‘konum’ ki bu, en yakınınızda olanlar dahi tam anlamıyla kavrayamıyor yaşadığınızı. Bu bir eleştiri değil, tespit.

Nedir KHK’li olmak? Her şeyden önce, bilinmemektir. Anlaşılmamaktır. Belki, umursanmamaktır. Sonrasında, unutulmaktır. Yok olmak. Kelimenin gerçek anlamıyla, toplum nezdinde, yok olmak. Biraz yurttaş olmaktır, biraz, tam değil. Hatırlayan vardır belki, 2018’de ‘oy hakkı olup olmadığı tartışıldı’ KHK’lilerin ve birkaç YSK hâkimi, “Oy hakları yoktur” dedi. Hukuk mukuk okumuş bu adamlar, hâkim olmuşlar ve KHK’lilerin oy hakkı olmadığına hükmettiler. Unutulup gitti.

Yedi-sekiz yıl uzun süre ve ülkede her gün başka bir anormallik yaşanıyor, unutulması anlaşılabilir… Doğru, ancak sözünü ettiğim ‘unutma’, hafızadan, yoğunluk içinde şaşkına dönen zihinden kaynaklanmıyor; bilmeyi ve hatırlamayı hiç istememiş olmaktan söz ediyorum. Sekiz yıl geçtiği için değil, ilk günden başlayan, unutma.

Evet, nedir KHK’lilik… Hiç kimsenin dikkatini çekmeyen bazı sözlerin, davranışların vs. sizi allak bullak edişi, öfkelendirişidir. Örneğin, Nazi hukukundan aşırma ‘sivil ölüm’ ifadesi kime ne ifade etti bu ülkede, belki biraz ayıplama, belki sosyal medyada paylaşılan birkaç cümle. Ya da, ‘iltisak’ sözcüğünü işitmek. Ya da ‘ama onlar da’ ile başlayan küstah........

© Diken